HİTİTLER DÖNEMİNDE KARAMAN



         Karaman II. binde Hititler devrinde, Hitit metinlerinde, Arzava adındaki, Anadolu’nun güneyinde Pisidia ve Pamplylia bölgelerini kapsadığı sanılan, yarı bağımsız bir devletin sınırları içerisinde yer almaktadır. Hitit metinlerinde Arzava’dan kent ülke ya da Arzava Ülkeleri olarak bahsedilmektedir. Bu yüzden luwi dili konuşan büyük bir krallık ve ona bağımlı küçük devletlerden oluşan bir konfederasyon olduğu sanılmaktadır.

            Hititler M.Ö. 17. y.y.dan başlayarak bölgeyi egemenlikleri altına almaya çalıştılarsa da Arzavalılar sık sık ayaklanmıştır.

Hitit İmparatorluğu kurulduktan sonra I. Hattuşili M.Ö. 1650-1620 bugün Hatay İlindeki Tell Açana (Alalah) üzerine yürümüştür. Bu kentin alınması ile daha güneydeki alanlar Hititlere açılmıştır. I. Hattuşili güneydoğuya yönelince Anadolunun güneybatısında bulunan Arzava Hititlere karşı ayaklanmış, kral o bölgeye yönelmek zorunda kalmış, bu kez güneydoğuda ele geçirdiği topraklarda ayaklanmalar başlamış ve Hititler iki ateş arasında kalmışlardır.

I. Hattuşili’nin askeri icraatını anlatan belgede; ülkelerin tümü Hititlerden kopmuş, geriye yalnızca Hattuşa kalmıştı. Ancak Hitit kralının kısa sürede toparlandığı bu ülkeler ve kentleri birer birer ele geçirdiği, Hattuşayı ganimetlerle doldurduğı, aldığı kentlerin tanrı heykellerini ülkesine getirdiği anlatılmaktadır. (Dinçol M.A. Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, cilt 1, s.29)

Arzava, Hitit kralı I. Murşili’nin M.Ö. 1590 yılında öldürülmesinin arkasından çıkan kargaşa döneminde bağımsızlığını kazanmış, Hititlerin başarılı krallarından Şuppiluliuma’nın prensliği döneminde bazı mücadelelere sahne olmuştur.

II. Murşili döneminde 14.y.y. ın son çeyreğinde Arzava ülkeleri ile kimi zaman anlaşmalar yoluyla, kimi zamanda güç kullanılarak bir denge sağlanılmaya çalışılmıştır.

M.Ö. 13. y.y. ın son çeyreğinde Hitit büyük kralı IV. Tudhaliya’nın hükümranlık yıllarında, kuzeni Tarhuntaşsa kralı Kurunta’nın vasal kral olarak Hititlerin aşağı ülkesinde (Tuz Gölü civarında) geniş bir bölgeyi idare ettiği bilinmektedir. (Özenir S. Eflatun Pınar)

Hitit İmparatorluğu ve Arzava yaklaşık M.Ö. 1200 yılında denizden gelen düşmanlar tarafından yıkılmıştır. Mısır Firavunu III. Ramses’in şu sözleri bulunulan durumu anlatmaktadır; “…..birdenbire devletler yıkılıp dağıldılar. Hiçbir ülke onların silahları karşısında dayanamadı, Hatti, Kizzuwatna, Kargamış, Arzava, Alasiya…..”  (Dinçol M.A. age.s.53)

Hititlerin yıkılması ile Anadoluda demir çağına geçilmiştir. Hitit İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Hitit Devletinin topraklarına batıdan Trako-Fryg kökenli boylar gelmiş ve onların baskısı sonucu halk Luwi kökenlilerin daha yoğun olduğu güney ve güneydoğuya doğru çekilmiştir. Halkın bir bölümü Karaman Süleymanhacı Köyü yakınlarında yer alan Kızıldağ’a yerleşmiştir.

Bunlardan günümüze, Karadağ üzerinde bulunan Hiyeroglif kitabe ile Kızıldağ’daki Hartapus’un büyük bir kaya bloğu üzerine kazıma tekniğinde yapılmış rölyefi gelebilmiştir.
Karaman’ın Süleymanhacı ile Çumra’nın Adakale köyleri arasında bulunan Kızıldağ üzerinde oval planlı bir kale kalıntısı, Hititlere ait bazı kutsal alanlar, hiyeroglif kitabeler ile dağın güney yamaçlarında yüzeyi düz bir kaya bloğunun üzerinde “hiyeroglif luwi” harfleriyle Kral Hartapus olduğu bilinen figürü betimlenmiştir. Kral arkalıklı tahtında sağa doğru Hotamış Gölüne hakim bir şekilde oturur vaziyettedir. Ayaklarının altında bir platform bulunmaktadır. Sağ elinde bir içki kabı (Libasyon), sol elinde asa tutmaktadır. Rölyef bilim adamları tarafından zaman zaman M.Ö. 13. y.y. a tarihlense de kabartmanın üslup özellikleri bakımından M.Ö. 8. y.y. Geç Hitit kabartmalarına benzemektedir.

Karaman’ın kuzeyinde bulunan Karadağ’ın en yüksek noktasında (2283m) Hititler tarafından kutsal kabul edilen Mahallaç Tepesinde, Bizans Devrinden kalma bir kilisenin doğusunda bir kaya bloğu üzerinde Hitit hiyeroglif yazıtı bulunmaktadır. Bu yazıtta “Bütün Toprakları Fetheden, Güneş ve Büyük Kral Hartapus Göklerin Fırtına Tanrısına, Tanrısal Büyük Dağa ve Bütün Tanrılara Sundu ve Dua Etti.” Yazmaktadır. (J.D. Hawkins, The Inscriptions of the Kızıldağ and the Karadağ in the Light of the Yalburt Inscription)

Yok olmakla karşı karşıya bulunan rölyefte, iklim şarlarının etkisiyle çatlamalar ve kopmalar oluşmuştur. Ayrıca define arayıcılarının tahribatına karşı savunmasız durumdadır.

                                                                                                                                 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANADOLUDA TARİH ÖNCESİ VE TARİHİ ÇAĞLAR

İLK HUKUK KANUNLARI

MANAZAN KAYA YERLEŞİMİ VE KADIN CESEDİ