Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ADLARI BİLİNEN HİTİT KRALİÇELERİNİN KRONOLOJİK SIRALAMASI

Resim
KRALIN ADI TARİH KRALİÇELER Labarna ( I .Hattuşili) (M.Ö. 1600) Tawananna (I), Kadduşi, Haştayar(?) I . Murşili (M.Ö. 1550) Kali I . Hantili Harapşili Ammuna Tawananna ( II ) Telipinu (M.Ö. 1500) İştapariaş Alluwamna Harapşeki II . Zidanta İyaya II . Huzziya Şummiri II . Tuthaliya (M.Ö. 1450-1400) Nikalmati I . Arnuwanda (M.Ö. 1400-1380) Aşmunikal I . Şuppiluliuma (M.Ö. 1380-1335) Daduhepa, Hinti, Tawananna II . Murşili (M.Ö. 1335-1300) Gaşulawiya, Tanuhepa III . Hattuşili (M.Ö. 1285-1250) Puduhepa nabonidus Aralık 2017

İKONASTASİS KAPISI

Resim
İki kanatlı olarak düzenlenen eser, üst kısmı yuvarlatılmış dikdörtgen formundadır. Ön yüzü oyma tekniğinde yapılan süslemelere sahip olan parçanın üst kısmında bugün kırık olan karşılıklı iki ejder motifi yer almaktadır. Kırmızı, mavi ve yeşil renklerin kullanıldığı eserin ön yüzü çiçekli kıvrık dallardan oluşan şeritlerle altı panoya ayrılmıştır. Panolardan üsttekilerde ters duran bir çiçek motifi ile bütün her şeyi bilen ve gören Tanrı’nın gözü ( Ferguson 1961, 46 .) , ortadakilerde melek ve Meryem’den oluşan Meryem’e müjde sahnesi, alttakilerde ise at üzerinde karşılıklı olarak duran Aziz Georgios ile diğer bir aziz tasviri yer almaktadır. Yanlarındaki isimleri net olarak okunmayan azizin Aziz Menas ya da Aziz Demetrios olabileceği düşünülmektedir. Güzel kapı olarak da tanımlanan bu tür kapılar, ikonastasisin merkezindeki kapıdır ( Karaca 2008, 617- 618 ). Kutsal olan bu kapılar sadece ayinlerde rahip tarafından kutsal ekmek ve şarap dağıtmak amacıyla bemaya ulaşmak için a

KARAMAN'A AİT BİR KÜLTÜR VARLIĞININ HİKAYESİ (DÜNYANIN EN BÜYÜK LAHDİ SİDAMARA NEREDE, NASIL BULUNDU)

Resim
  Osmanlı Devleti’nde Tanzimat döneminden itibaren, devlet merkezinde eski eserlerin tespiti ve toplanması amacıyla bazı girişimler yapılmıştır. Bu dönemde Darphane-i Amire yakınlarında olan ve Ayasofya Cami’nin arka tarafında bulunan Aya İrini Kilisesi’nde Mecmua-i Esliha-i Atika ve Mecmâ-i sâr-ı Atîka adında iki bölümden oluşan ilk Osmanlı Müzesi kurulmuştu. İstanbul’da kurulan ilk müzenin dışında vilâyetlerde de bazı eski eser depoları açılmıştı. Nitekim 1840’larda vilâyetlerde bulunan eski eserlerin incelenerek aralarında kıymetli olanların merkeze gönderilmesi hususunda bir genelge dahi gönderilmişti. Böylece bu genelge doğrultusunda, Osmanlı memleketlerine gönderilen resmî görevlilerin ellerindeki talimatlarla, vilâyetlerde bulunan eski eserler merkezde toplanmıştır. Bazı kaynaklarda İstanbul’dan gönderilen talimatlarla Anadolu’nun uygun bölgelerinde eski eser arama faaliyetlerinin yapıldığı, bulunan eserlerin savaş gemileriyle İstanbul’a getirtilmesi ve