KARAMANDA DOĞU ROMA (BİZANS) ÇAĞI


Karaman Çevresinde Orta Çağ Doğu Roma (Bizans) Dönemine tarihlenen bir çok höyük ve örenyeri bulunmaktadır. Bunlardan;



BİNBİRKİLİSE

Karaman’ın kuzeyinde yer alan ve volkanik bir dağ olan Karadağ kitlesinin üzerinde orta çağ Bizans sanatını yansıtan bir çok kalıntı vardır. Bu kalıntılar Madenşehir Öreni, Yukarı Ören, Üçkuyu yada Değle Öreni adıyla bilinen yerlerde yoğunluk gösterir.

Yöre halk arasında Binbirkilise olarak bilinir. Binbir sözcüğü Türklerin eski gelenekleri ile ilgilidir. Burada 20. yüzyılın başlarında araştırma yapmış olan Ramsay ve Bell köylülerin yöreyi bu şekilde adlandırmalarından esinlenerek kitaplarının adını “The Thousand And One Churches” koymuşlardır.

Bölgedeki yapıların tarihsel süreç içerisindeki başlangıç ve bitiş tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte Doğu Roma (Bizans) Devri yerleşkesi 4.-9.yüzyıllar arasına tarihlenmektedir. Ancak Karadağ Hititler tarafından kutsal kabul edilmiş bir dağdır. Mahallaç tepesinde bulunan Hiyeroglif kitabe bunu göstermektedir. Ayrıca Başdağ’da bulunan askeri yapıların tarihi Bizans Devrinden daha eskiye inmektedir.

Bu kadar çok yapı kalıntısının olduğu görülen ve önemli bir konuma sahip olduğu anlaşılan Binbirkilise Örenyeri’nin hangi antik kentin kalıntıları olduğu halen anlaşılamamıştır. Bölge değişik araştırmacılar tarafından Lystra, Derbe, Barata, Siderepolos ve Hyde olarak adlandırılmış ancak bu kentlerin çoğunun gerçek yerinin bulunması sonucu Barata adı öne çıkmıştır.

Bu bölgede yer alan yapılar başta İstanbul olmak üzere Bizans Sanatı olarak tanımlanan özelliklerden farklılık gösterirler. Bu durum genel Bizans Sanatının yerli üslupla karışması olarak özetlenebilir. (Temizsoy İ.-Uysal V., age, s. 30)

Binbirkilise yapıları düzgün kesme taşlarla ve kireç harcı ile inşa edilmişlerdir. Dini yapılarda bazilikal, latin haçı, serbest haç, yonca ve yuvarlak planlar görülmektedir. Binbirkilisede dini yapıların çokluğu dikkat çekicidir. Ancak bu dini yapıların yanında manastırlar, sarnıçlar, mezar yapıları, askeri yapılar ve konutlar da bulunmaktadır. Esasen Karadağın bu yüksek kesimlerinin dışında ovaya yakın olan bölümlerinde de bir çok örenyeri kalıntıları bulunmaktadır. Bölgede araştırma yapan yerli ve yabancı araştırmacılar yayınlarında yapıları numaralandırmışlardır.

Hititler döneminden itibaren kutsal bir merkez  olan Karadağ, Antik Roma kaynaklarında “Barata”  ismi ile karşımıza çıkmaktadır.  Barata; antik yazarlarda ve piskoposluk listelerinde Ikonion (Konya) ile Tyana ( Bor-Kemerhisar) arasında  Hyde’den (Karapınar) uzak olmayan bir yer olarak gösterilmektedir.

Barata; Konya-Ereğli ve Bor-Kemerhisar bağlantısının sağlanmasında önemli bir konumda idi. Karadağ’ın kuzeyinden geçen ve Barata, Çoğlu, Akçaşehir, Kaleköy ve Sidamaria‘ya (Ambar Köyü) ulaşan kullanışlı bir yolun varlığı bilinmektedir. Bu yol ağı Binbir Kilise’nin dini merkez olmasından sonra daha da önem kazanmıştır.
Barata; Lykoania Birliği adına sikke basmış şehirlerden biridir. M.S. 161-169 yılları arasında MarcusAurelius ve LuciusVerus dönemleri ile M.S. 244-249 yıllarında II. Philippus dönemlerine ait Barata basımlı sikkeler ele geçmiştir.

Barata’yı; 325 yılındaki İznik Konsülünde Metropolis olarak görmekteyiz. 451’deki Khalkedon (Kadıköy) konsülünde Baratalı piskopos Eugenios Konya Metropoliti oldu. 536, 680-681, 692, 879-880 yıllarındaki Kilise Meclislerinde Barata, hem Piskopos Konstantin hem de Konya Metropoliti tarafından temsil edilmiştir.

Araştırmacılar; Hellenistik dönemden Bizans dönemine kadar varlığını sürdüren Madenşehri için “Aşağı Şehir”, yoğun Doğu Roma (Bizans) Kilisesi kalıntılarının bulunduğu Değle için “Yukarı Şehir” tanımlamalarını yapmışlardır.



Madenşehir Öreni

Karaman’a 37 km. uzaklıkta olan Madenşehir Öreni içerisinde günümüzde de Madenşehir adında bir köy yerleşmesi vardır. Bu durum sonucu birçok yapı yok olmuştur. Halen bir bölümü ayakta duran ve incelendiği zaman yapıldığı devrin sanatı, mimarisi hakkında fikir veren yapılar şöyledir:

Köyün girişinde yer alan, Binbirkilise yapılarının en büyüğü 1 numaralı bazilikadır. Adından anlaşıldığı gibi bazilikal planda, kesme taştan inşa edilmiş olan yapının nartheksine (kiliselerde giriş bölümü) ortada yassı bir sütunun ayırdığı çift kemerli bir kapıdan geçilir. Nartheks üç bölümlüdür. Yanlardaki iki bölümü kapalı mekânlar halindedir. Esas mekân üç nefe (sahın) ayrılmıştır. Nefleri her bir dizide dokuzar adet olmak üzere yassı kısa sütunlar ayırmaktadır. Orta nef büyük, diğer iki neften yüksek beşik tonoz örtülüdür. Orta nefin doğu ucunda atnalı kavis halinde dışarı taşan apsisi (kiliselerde mihrap kısmı) yarım kubbe örtülüdür. Yapının sağ nefi ve sütun dizisi tamamen yıkılmış, sol nefin üstünü örten beşik tonoz örtüsü ise halen ayaktadır. Yapı ilk kez 500 yılında inşa edilmiş, Arap istilasında harap olduktan sonra 900 yıllarında tamir edilmiştir. Bu tamir esnasında bazı destek duvarları ve günümüzde pek görülemeyen siyah zeminli, kırmızı bordürlü yeşil ve kahverengi freskolar yapılmıştır.

Madenşehir Örenindeki Kiliselerin çoğunluğu bazilikal planlidir. 20. yüzyılın başlarına kadar sağlam olan ancak günümüzde sadece bazılarının temel izleri görülebilen 4, 5, 6, 12, 16, 17, 21, 22, numaralı kiliseler bazilikal planlıdır.

1 numaralı bazilikadan kuzeye doğru giden yolun her iki tarafında Nekropol (mezarlık) alanı bulunmaktadır. Bu alanda yüzeye yayılmış lahit ve lahit kapakları görülebilmektedir. Bu lahitlerden bazılarının dış yüzleri kabartma figürlerle süslüdür. Bazılarında da sadece bir haç kabartması vardır.

1 numaralı bazilikadan kuzeye doğru giden yolun sağ tarafında köylüler tarafından hamam olarak adlandırılan 12, 21 ve 22 numaralı binalar grubu bulunmaktadır. Bu kompleks; her dizide dörder sütunu bulunan iki destek ile üç nefe ayrılmış olan yuvarlak apsisli bir bazilika, bazilikanın sağına bitişik tek nefli ve apsisli küçük bir şapel (küçük kilise) ve solunda da yine bazilikaya bitişik haç planlı bir mezar şapelinden oluşmaktadır.

Yolun sol tarafında evlerin arasında köylülerin darphane diye adlandırdıkları bir mousoleum (mezar yapısı) bulunmaktadır. 4 - 5. yüzyıllara tarihlendirilen yapı iri blok kesme taşlarla dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Pramit biçimli üst örtüsü yıkılmıştır.

Yolun devamında köylülerin ağzı açık diye adlandırdıkları exedra (yarım yuvarlak girinti) bulunmaktadır. Kesme taşlarla apsis şeklinde inşa edilmiş olan yapının kilit taşında ve yandaki tonozun  ortasında birer haç işlenmiştir. 4 - 5. yüzyıllara tarihlendirilir.

Exedranın karşısında (batı) çoğu bölümleri yıkılmış,  altında iki kemer, üst katında dört kemerli bir galerisi olan bazilikanın nartheksi bulunmaktadır. Bu iki yapının yakınında büyük bir sarnıç yer almaktadır.

Exedranın yaklaşık 3  Km. kuzeyinde Gözdağının eteğinde bugün yıkık halde olan 6 numaralı bazilika ile 9 numaralı yonca planlı küçük bir şapel ve günümüzde fonksiyonları tam olarak anlaşılamayan bazı yapıların temel izleri bulunmaktadır. Gözdağının zirvesinde fonksiyonları tam olarak anlaşılamayan bazı bina ve ev yıkıntılarından sonra küçük bir düzlükte, bir şapel, şapelin doğusunda iki sıra paye ile üç nefe ayrılmış bazilikal planlı bir kilise bulunmaktadır. Narteks kısmında simetrik olmayan bir takım odalar halinde bölümler yer almaktadır.

Exedradan köyün içine giden yolun solunda üzerinde bir ev yapılmış olan 13 numaralı kilisenin kalıntıları bulunmaktadır. Kilise iri kesme taşlarla ve özenli bir işçilikle yapılmıştır. Bu kilisenin yakınında köy içinde, bir yüzünde karşılıklı iki aslan rölyefi ve bitkisel süs yer alan bir lahit bulunmaktadır.

Madenşehir Köyünden Üçkuyu Köyüne giden yolun kenarında Yukarı Ören olarak adlandırılan eski bir Türk köyü kalıntıları olan örenin içerisinde 10, 15, ve 16 numaralı kiliseler bulunmaktadır. Bunlardan 10 numaralı kilise  Binbirkilise mimarisinde yuvarlak planlı binaların temsilcisidir. Yapı 14 kenarlı, dışarı taşan yarım yuvarlak apsislidir. İçerde örme 4 paye ile sağda ve solda 4 yassı sütun oval bir şekilde dizilmektedir. (Eyice S. Karadağ ve Karaman 1971, s.20-40)
Genel olarak Madenşehir Öreni içerisinde; 14 adet Kilise, 6 adet Şapel, 3 adet bina kalıntısı, , 1 adet Mausoleum, 1 adet Exedra, lahitlerden oluşan nekropol alanı ve çok sayıda sarnıç bulunmaktadır. Binbir Kilise yapılarının en büyüğü; köyün girişinde bulunan modern literatürde 1 nolu olarak adlandırılan Bazilikadır. 3 nefli olan Kilise M.S. 5. yüzyılda inşa edilmiş ve M.S. 9. yüzyılın sonundaki Arap akınlarına kadar aktif olarak kullanılmıştır.
Değle Örenyeri’ndeki yapı kalıntıları, Madenşehir Köyünde bulunan yapı kalıntılarıyla çağdaş olup, M.S. 4-9. yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Binbir Kilise olarak adlandırılan bölgenin Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’nde Piskoposluk merkezi olduğu düşünülmektedir.














Değle Öreni

Madenşehirin 4 km. batısında Yassıtepe (Üçkuyu) Köyü bu köyün de 3 km. batısında Değle Mahallesi yer almaktadır. Bu yolda gidilirken yoldan Bizans devrine ait bazı yapıların kalıntıları görülebilmektedir.
Köy içerisine çıkan yolun solunda bulunan hafif meyilli tepenin güney yamaçlarında,  doğu - batı yönünde teraslar ve sokaklar halinde düzenlenmiş alanda Bizans Devri konut mimarisi ile karşılaşılmaktadır. Konutlar dini yapılara göre daha basit ve özensiz yapılmışlardır. 2 - 3 odalı olanları vardır.
Köye çıkan yolun sağında bulunan tepenin güneyindeki doğal bir terasta 31 numaralı bazilika yer almaktadır. Girişi bir sütunla ayrılan ikiz kemerlidir. Üç bölümlü nartheksi tonoz örtülüdür. Esas mekan her bir dizide dörder yassı sütun ile üç nefe ayrılmıştır. Sağ dizi tamamen yıkılmış, sol dizi ayaktadır. Yuvarlak planlı apsisi ikiz pencerelidir.
Bu tepenin üzerinde Bizans Devrine ait kaya mezarları, mezar kapakları ile tepenin doğu yamaçlarında piramidal örtülü, kesme taşla inşa edilmiş oda mezarlar bulunmaktadır.
Tepeden kuzeye doğru inildiğinde İbrahim Karalı’nın evi yakınlarında Bizans Devrinden öncesine tarihlenen bir sunak bulunmaktadır. Sunak Bizans Devrinde kaya mezarına dönüştürülmüştür. Bu büyük kaya bloğunun doğu yüzünde bir kabartma sahne bulunmaktadır. Önde bir adam sol eliyle bir tas tutmakta sağ eliyle tohum saçmaktadır. Arkasında iki hayvanla çift süren bir başka adam bulunmaktadır. Adamlar ve hayvanlar profilden işlenmiştir.
Bu mezarın doğusunda doğuya doğru uzanan 44 numaralı büyük bir manastır grubu yer almaktadır. Köyün içerisine giden yolun kenarında 32 numaralı basilika bulunmaktadır. Nartheksi üç bölümlü bazilikanın cephesinde üç kapı  ve nartheksin iki yanında dışarı taşkın birer oda vardır. Ana mekan iki sıra destek ile üç nefe ayrılmıştır. Esas nefin ucundaki üç pencereli apsis yarım yuvarlak çıkıntı halinde dışa taşmaktadır.
Bu yapının yakınında köyün ortasında büyük bir bina grubu bulunmaktadır. Bu yapılar bir iç avlu etrafında sıralanan dikdörtgen salonlar, eşit boyutlu odalar, içleri sütunlar ile neflere ayrılmış mekanlardan oluşmaktadır. Bu grubun en ilgi çekici yapısı doğusunda bulunan Yunan haçı planlı, kare kule şeklindeki yapıdır.
Değle’nin doğusundaki tepenin üzerinde Madenşehir yönüne hakim bir noktada 33 numaralı bazilikanın da içinde bulunduğu değişik binalardan meydana gelen bir kompleks vardır. Apsisi halen ayakta olan 33 numaralı kilise her dizide dörder sütunlu bir bazilikadır.
Örenyerinin en kuzey ucunda kayadan oyulmuş bir mezar odası ile bu bölge yapılarından farklı olarak inşasında tuğla da kullanılmış olan 35 numaralı yapı bulunmaktadır. Bu yapı ortada kubbesi olan kapalı Yunan Haçı planlı küçük bir kilisedir. Etrafında bir çevre duvarı vardır. Tam kilisenin önünde kayadan oyulmuş koltuk şeklinde iki oturma yeri bulunmaktadır. Bu yapı ile Örenyeri arasında dikdörtgen planlı, iki katlı ve iki bölümlü bir Bizans konutu vardır. (Eyice S. age, s.45-63)
Genel olarak Değle Örenyeri içerisinde; 5 adet Bazilikal Planlı Kilise, 1 adet Piskoposluk Sarayı, 1 adet Manastır, 6 adet Şapel (küçük kilise), din görevlileri ve hizmetkarların yaşadığı çok sayıda konut kalıntısı bulunmaktadır. Yerleşke içerisinde Bizans (Doğu Roma) dönemine ait anakayaya açılmış mezarlar (chamosorion) ve mezar kapakları ile tepenin doğu yamaçlarında kesme taşla inşa edilmiş kırma çatılı oda mezarlar yer almaktadır.
2014-2015 yıllarında Değle Örenyerinde bulunan, literatürde 31 nolu yapı (Aziz Geogios), 32 nolu yapı (Aziz Akulas), 33  nolu yapı olarak adlandırılan bazilikal planlı kiliseler ile piskoposluk sarayının eklenti bölümü ile Madenşehir Köyünde bulunan Mausoleum’da çalışmalar yapılmış olup buralarla ilgili restorasyon konservasyon çalışmaları sürdürülegelmektedir.
















Mahalaç Kilisesi

Karadağın en yüksek noktası olan (2283 m.) Mahalaç tepesinde kesme taştan latin haçı planlı bir kilise, kilisenin kuzeyinde serbest haç planlı bir mezar şapeli, kilisenin batısında manastır binası ve aralarında kalan avluda da sarnıçlar bulunmaktadır. Bu yapılar taş dehlizler ile bir birine bağlanmıştır. Manastır binası tamamen yıkılmıştır.

Mahalaç kilisesinin özelliği üç taraftan beşik tonozlarla desteklenen ortadaki kare mekanın üzerinin bir kule şeklinde yükselmesi ve üstünün kubbe ile örtülmesidir. 4-6. yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir. (Eyice S., age, s.64-69)
Mahalaç kilisenin doğusunda,  yüzeyi kiliseye dönük büyük bir taşın üzerinde Hitit Hiyeroglifi ile yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede Hitit Kralı Hartapus’un adi geçmektedir. Ayrıca Hititlere ait bir sunak da tespit edilmiştir.












Başdag Kalesi ve Askeri Tesisleri

Araştırmacılar tarafından Karadağın değişik yerlerinde Binbirkilise Bölgesini koruyan kale kalıntıları tespit edilmiştir. Bunlardan en önemlisi Karadağ’ın Kılbasan yönündeki yükseltisi üzerindeki Başdağ Kalesi ve Askeri tesisleridir. Başdağ kuzey- güney yönünde iki tepe ve bunların arasındaki bir düzlükten ve krater çukurundan oluşmaktadır.

Esas kale Kılbasan yönüne ve Mahalaç yönüne hakim olan kuzey tepesi üzerindedir. İri kesme taşlarla inşa edilmiş olan kalenin kuzeyde iki, doğuda bir burcu bulunmaktadır. Burçlar çokgen ve yuvarlak plandadır. Kalenin kuzey ve doğu duvarlarına bitişik koğuşlar, iç avluda da büyük bir sarnıç vardır.

Güney tepesi üzerinde daha kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmiş, düzensiz planlı, tahkim edilmiş bir şato, iki zirvenin arasındaki düzlükte de ortada avlusu, yanlarda yedişer koğuş olan, kare planlı, büyük bir yapının harabesi bulunmaktadır. İki zirvenin arasındaki krater çukurunun içinde elips şeklinde büyük bir havuz bulunmaktadır. Havuz kesme taşlarla çevrilmiştir. (Eyice S., age, s.76-78)

Başdağ yapıları genellikle Bizans Devrinden daha önceki devirlere tarihlendirilmektedir.

Binbirkilise’de bu yapıların dışında; Kızıldağ (Madenşehir Kızıldağı) zirvesinde küçük bir şapel ve küçük bir manastır yapısının kalıntıları, Çet Dağında aşırı tahrip olmuş bir kilise ile bazı harabeler bulunmaktadır. Çet dağı kilisesi dört payeli, kapalı yunan haçı planındadır ve Binbirkilise yapılarında tek örnektir. Dağın zirvesinde de serbest latin haçı planlı ve yuvarlak apsisli küçük bir şapel kalıntısı yer almaktadır.

















 nabonius

eylül 2018

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANADOLUDA TARİH ÖNCESİ VE TARİHİ ÇAĞLAR

KURAN’DA TUFAN

İLK HUKUK KANUNLARI