PİŞİRİLMİŞ TOPRAK FİGÜRİNLERİN YAPIMINDA KALIP ALMA TEKNİĞİ
TARİHSEL
GELİŞİMİ
Tarih boyunca
heykel yapımı, kullanılan malzemelerin gelişimi ve çeşitlendirilmesi, yapım
tekniklerinin geliştirilmesi, yapım araç ve gereçlerinin gelişimi gibi
sorunlarla karşı karşıya olmuştur. Çok uzun yıllar heykellerin boyutları bu
faktörlere bağlı olarak sınırlı kalmıştır.
Antik teknolojinin
gelişiminin önündeki en önemli engel olarak, ucuz ve hatta ücretsiz köle
işgücünün varlığı öne sürülmüştür: Birçok ağır işin yapımı sırasında gerekli
olan teknik alet ve edevatların yerine bol miktarda bulunan köle gücü
kullanılıyordu. Zanaatkârların mesleklerini geliştirmede kendi yetenekleri ön
planda olmakla beraber, üretimde köle gücünün kullanılması her zaman söz
konusuydu. Yardımcı iş gücü olmadan büyük boyutlarda eserlerin üretilmesinin
mümkün olamayacağı kesindir.
MISIR BEREKET TANRISI MİN’İN AYAKTA DURAN
HEYKELCİĞİNİN P.T. KALIBI VE HEYKELCİĞİ
(Yunan Priapos’un Mısır’daki karşılığı)
M.Ö. 6.yy.
y: 7 cm, g: 4 cm, k: 2 cm
Paul Andersen Özel Koleksiyonu Vancouver / Canada
(Mısır Min heykelciği, Orijinal kalıp
içerisine deneme amaçlı, baskı tekniği
uygulanarak, ince taneli, şamotlu kil basılarak üretilmiştir)
Antik çağlarda
Mısırlılar ve Mezopotamyalılar çanak çömlek yanında heykel yapmak için de
pişirilmiş toprağı kullanmışlardır.
Mezopotamya’da
M.Ö. 2350’lere kadar üç safha halinde süren Erken Hanedanlar ya da Er
Hanedanlar Dönemi’nin en önemli yapıt gruplarından biri de adak
heykelcikleridir. Tapınaklarda ele geçen bu tür yapıtlarda inanılmayacak
derecede kaba bir işçilik görülmektedir.
Gerek erkek
gerekse kadın heykelciklerinde donuk, kalıplaşmış ve çok acemice bir tasvir
sanatı vardır. Bunun başlıca nedeni seri üretime bağlanmaktadır. Bu tür adak
geleneği halk arasında yaygın olduğundan adak heykelciklerini de bir çeşit halk
sanatı ürünü olarak değerlendirmek gerekir. Aynı konunun işlendiği tunç
örneklerin farklı oluşu, yani üslup ve işçilik açısından daha gelişmişliği de
bu görüşü desteklemektedir (Erkanal, 1997, s.
1219-1220).
OTURAN KHONSU
(Heykelciğin P.T. kalıbı ve Heykelciği)
M.Ö. 6.yy.
y: 5,5 cm, g: 4,4 cm.
Paul Andersen Özel Koleksiyonu Vancouver / Canada
Pişirilmiş toprak
çalışmaları, saray etkisinde kalmadan, halkın sanat okullarına bağlı olarak
ustalar tarafından yapılmıştır. Kalıp aracılığı ile veya elle yapılan sayısız
figürler tüm Mezopotamya halkının ürettiği yapıtlarda vardır. Bu yapıtların en
belirgin özelliği, biraz kaba ancak canlı anlatımdır. Bu yapıtlarda, yer alan
konular arasında doğurganlığın simgesi olan elleri göğsünde çıplak tanrıça,
batıl inançlara bağlılıktan doğan arayışların yanıtı olarak çalışılan gerçek ve
gerçek üstü hayvan figürleri, en çok korkulan şeytanların başlarının yer aldığı
sihirli veya mitolojik figürlü plaka rölyefler bulunmaktadır. Bunların dışında,
bilinçli bir şekilde desenlenen toprak kap veya vazo yapımının Mezopotamya
sanatında en eski zamanlara kadar uzanan bir geçmişi vardır (Moscati, 1978, s. 60).
Mezopotamya M.Ö.
2. binin başında farklı iki bölgeye ayrılınca, güneye egemen olan Babil’de
gerek yontu gerek tunç örneklerinde benzer konular işlenmiştir. Yalnızca bir
grup yapıt konu olarak çok farklıdır. Bunlar çok küçük boyutlardaki,
kabartmalı, pişirilmiş toprak levhalardır. Kalıptan çıkarılmış bu levhalar
çoğunlukla tapınaklarda ve evlerde bulunmuştur. Bu nedenle bir ölçüde halk
sanatını yansıttıkları düşünülebilir. Dini konuların yanında günlük yaşamla
ilgili konularda sıklıkla işlenmiştir. Çeşitli tanrılar ve tanrısal yaratıklar,
geyik sürüleri, yavrularını emziren köpek, sokak çalgıcıları, çeşitli spor
karşılaştırmaları, hayvan oynatıcıları, iş başındaki zanaatçılar sevilen
konular arasında sayılabilir (Erkanal, 1997, s.
1224-1225).
Mezopotamya’da M.Ö
3. bin sonunda ortaya çıkartılan tarihi buluntulardan, kalıpla çoğaltma
yöntemiyle üretilen pişirilmiş toprak figürinler ve levhalar, kalıp
tekniğindeki ilk gelişmenin bu dönemde başladığının göstergesidir.
Mezopotamya’da
ortaya çıkan pişirilmiş toprak erken figürlerde kullanılan plastik yapıdaki
çamurun baskı tekniği, M.Ö. 2. binin 2. yarısında Mezopotamya’da azalırken
Kuzey Suriye’nin birçok kentinde gelişmeye başlamıştır. M.Ö. 1. binin ilk
yarısında Asur topraklarında ve Kuzey Suriye’de yoğun kullanılan baskı ve kalıp
tekniği, bu dönemde Akdeniz ticaretine hakim olan Fenikeliler aracılığı ile tüm
Akdeniz havzasına yayılmıştır (Özhanlı, 2003, s.
183).
MISIR HEYKEL KALIPLARI
Gazze Şeridi
Deir al-Balah antik şehrinde yapılan kazılarda
çıkartılmış
M.Ö. 14. yy ortası
(Dothan, T. , 1982, s. 761)
Anadolu’da, Karanlık Çağ’ın Ekrem Akurgal’a göre, Anadolu’da Karanlık Çağ;
Troya’da M.Ö. 1050-700, Orta Anadolu’da M.Ö. 1200-750, Batı Anadolu’da M.Ö.
1200-1050 tarihleri arasında yaşanmıştır. (Akurgal, 1987, s. 138-139) sonunda, M.Ö. 8. yy. sonu ve 7. yy. başlangıcından
itibaren her alanda görülen gelişmeye paralel olarak heykeltraşlık alanında da
müthiş gelişmeler ortaya çıkmış, boyut, malzeme ve işçilik mükemmelliği daha
önceki dönemlerde hiç görülmemiş seviyelere ulaşmıştır. M.Ö. 6. yy.’dan
itibaren inanç dünyasındaki gelişmelere bağlı olarak büyük bir ilerleme
gösterdiği söylenebilir. Özellikle M.Ö. 7. yy.’lın sonu, 6. yy.’lın başında bir
değişim aracı olarak sikkenin icadı, mübadele sisteminin zorluklarını ortadan
kaldırarak ticaretin gelişmesine büyük katkıda bulunmuş ve ilk atölye
üretiminin başlamasına yol açmıştır. Bir süre sonra dini figürlerin yanı sıra
mitolojik kahraman ve sahnelerin konu alındığı, süsleme ve dekorasyon amaçlı
heykelcik yapımı, pişirilmiş toprak tekniğinin gelişmesinde önemli bir rol
üstlenmiştir.
Antik Yunan,
Etrüsk ve Romalılar, heykellerinde önemli oranda kil içeren toprak
kullanmışlardır. Antik Yunan’da parçalı kalıplar yapılmış, negatifleri
pişirilmiş ve bu bisküvi kalıpların içerisine kil basılarak heykelcikler
yapılmaya başlanmıştır. M.Ö. 7. ve 6. yy.’larda Etrüskler mezar anıtlarında,
insan boyutunda pişirilmiş toprak heykeller kullanmışlardır. Gerçek insan
boyutlarında ve daha büyük pişirilmiş toprak heykeller Etrüsk tapınaklarının
çatılarını süslemiştir. Bunlardan bir tanesi Veii’deki Apollo Tapınağında
bulunan Apollo heykelidir (Widman, 1989, s. 41).
APOLLA HEYKELİ
M.Ö.7.yy.
P.T.
(Widman, B. 1989)
M.Ö. 7. yy. gerçek
pişirilmiş toprak endüstrisinin başladığı dönemdir. Bu tarihlerde Kuzey Suriye,
Fenike ve Kıbrıs heykelciliği büyük gelişme göstermiş, doğunun daha gelişmiş
olan uygarlığı yeniden keşfedilmiştir.
Pişirilmiş toprak
yapımında yeni bir teknik ve sitil değişikliği göze çarpar. Bu yeni teknik
kalıp kullanılarak seri üretimin gerçekleşmesidir. Kıbrıs’ın kuzey bati
kıyısındaki bir Ayia Irini tapınağında bulunan M.Ö. 700 - 550 yıllarına ait
pişirilmiş toprak heykel ve heykelcikler grubu şu anda Stockholm (İsveç)'teki
Akdeniz ve Yakın Doğu Eski Eserler Müzesi'nde bulunuyor. Bir orta sunak
etrafına yarım daire seklinde dizilmiş halde iki binden fazla sunum heykelciği
bulunmuştur. Konu ve boyut farklılıklarına rağmen bu heykellerin gücünün
formule edilmiş ikonografilerinden kaynakladığı açıktır (Spivey, Squire, 2004, s. 94).
Kıbrıs Ayia Irini tapınağında bulunan M.Ö. 700-550 yıllarına ait P.T. heykel
ve heykelcikler grubu
(Spivey, Squire, 2004, s. 94).
Burada görülen, pişirilmiş toprak heykel ve heykelcikler, kalıp ile üretim
tekniğinde oldukça ileri seviyelere ulaşıldığının bir göstergesidir.
KAYNAK:
S.
TAHBERER, YLT/ADANA, 2006
Nabonidus
Mart 2016
Yorumlar