ANADOLU’DA PİŞİRİLMİŞ TOPRAK FİGÜRİNLERİN ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR SONUCU SAPTANAN TARİHSEL SÜRECİ
PİŞİRİLMİŞ TOPRAK FİGÜRİNLERDE ELLE ŞEKİLLENDİRME SÜRECİ
Paleolitik çağdan
başlayarak, insanların manevi bir güce duydukları gereksinim sonucunda, din ve
buna bağlı olarak tanrı ve tanrıça kavramları, yani yaratıcı bir güç inancı
ortaya çıkmıştır. Bu dönem insanının din görüşünü yansıtan ve ana tanrıça
kültüne inandıklarını gösteren bazı buluntular gün ışığına çıkarılmıştır.
Anadolu insanının din görüşü hakkında ilk bilgileri Neolitik dönem insanı
vermektedir (Kulaçoğlu, 1992,10).
Geç Neolitik
dönemden Erken Bronz çağına kadar, heykelciklerin el yapımı ve oldukça kaba
formlu olduğu görülür (Higgins, R.A. 1963. 10).
Çayönü Tepesi’nden çıkartılan Oturan kadın heykelciği bu dönemin özelliklerini
taşımaktadır. Heykelcikte baş, küçük bir sivrilik olarak stilize edilmiştir. Bu
sivriliğin hemen altında, yana doğru uzanan küt biçimli çıkıntılar, kolları
göstermektedir. Bacaklar öne doğru uzatılmış, küt uçlu tek bir kütle halinde
biçimlendirilmiştir. Yandan bakıldığında, sırt, bel ve kalça kavislerinin
özenle ve doğaya uygun bir şekilde biçimlendirildiği görülmektedir. Yan
tarafında, tabandan göbeğe uzanan yiv tesadüfü olmalıdır. Kızılımsı devetüyü
renkli, kumlu hamurludur. Yüzey perdahsızdır.
OTURAN KADIN HEYKELCİĞİ
Çayönü Tepesi
Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ Yaklaşık M.Ö. 7000
P. T.
y:3,9 cm., g:2,3 cm., k:2,9 cm.
Diyarbakır Müzesi (Uzunoğlu, E. Baykal, A.54)
Çatalhöyük’te
dinsel açıdan boğa kültü ve ana tanrıça motifi çok ünlüdür. Burada tanrıçanın
taş ve pişirilmiş toprak olmak üzere birçok heykelciği bulunmuştur. El yapımı
pişirilmiş toprak kadın heykelciği bu konuda birçok şeyi açıklamaktadır.
Yanlarında iki panterin yer aldığı bir tahtta oturan, şişman kadın, karnı
üzerine düşmüş göğüsleri, şişman bacaklarının üstüne kadar sarkmış karnı ile
analığın tam bir temsilcisidir. Bacakları arasında görülen bir çocuk başı onun
doğum anında olduğunu vurgulamaktadır. Ormanların en vahşi et oburlarından olan
bir çift panter, doğum anında bile onun koruması altındadır. Uygarlık tarihinde,
insan düşüncesinin oluşturduğu ilk çok tanrılı dinde, baş öğenin kadın olduğu
ve bu heykelciğin, dinin ana öğesi olan Ana Tanrıçayı temsil ettiği
anlaşılmaktadır.
ANA TANRIÇA HEYKELCİĞİ
Çatalhöyük
M.Ö. 6. binyıl ilk yarısı
P. T.
(Kulaçoğlu, 1992, s. 40)
Kuruçay Höyük’de
yapılan arkeolojik kazılarda çıkartılan elde şekillendirme yöntemi ile yapılan
pişirilmiş toprak kadın heykelciği, Çatalhöyük’te bulunan ana tanrıça
heykelciğinden, biçimsel olarak farklılık göstermektedir. Açık kırmızı hamurlu,
kırmızı boya astarlıdır. Heykelcikte eller, göğüsler üzerinde, oturur durumda
tasvir edilmiştir. Geniş omuzlu, iri ve geniş kalçalıdır. Kalça geriye doğru
çıkıktır. İleri doğru uzanmış bacaklar kısa ve kalındır. Ayaklar dışa dönüktür.
El ve ayak parmakları çizgilerle gösterilmiştir. Karın kabarık, göbek geniş bir
oyukla belirtilmiştir. Kalça ayırımı belirgindir. Kalçanın sağ tarafı ile baş
alçıyla tümlenmiştir.
KADIN HEYKELCİĞİ
Kuruçay Höyük
M.Ö. 5.binyıl ikinci yarısı
P. T.
y: 4,8 cm., g: 5,6 cm., k: 6 cm.
Burdur Müzesi (Uzunoğlu, E. Baykal, A.59)
Anadolu’nun birçok
yerinde yapılan kazılarda ele geçen eserler ve müzelerde bulunan örneklere
bakıldığında, Anadolu'da Eski Tunç Çağının yaşandığı M.Ö. 3000 - 1200 yılları
arasında, kadın bedenleri, yassı ancak ince bedenli figürin ve idolden oluşan
iki farklı biçime dönüşerek, Neolitik dönemden itibaren elde şekillendirilerek
yapılan steatopijik pişirilmiş toprak motifler ve figürlerden oluşan heykelcik
yapımının yerini almıştır (Kulaçoğlu,1992,11).
Pişirilmiş toprak heykelciklerdeki biçimsel değişimi Oturan Kadın heykelciğinde
görmek mümkündür. Elleri dizleri üzerinde, oturur durumda tasvir edilmiştir.
Tam bir kurs olarak şekillendirilmiş yüz kısmı, baştan öne doğru bir çıkıntı
oluşturmaktadır.
OTURAN KADIN HEYKELCİĞİ
Çıkrık Köyü, Afyonkarahisar
MÖ.4. bin yılın sonu 3. bin yılın başı. İlk Tunç Çağı
P. T.
y: 12.8 cm., g: 6.6 cm.
Afyon Müzesi (Uzunoğlu, E. Baykal, A.72)
Yay biçimindeki
kaşların düşey devamı olan ince burnun delikleri iyice belirtilmiştir. Gözler
yuvarlak iki oyuk, ağız oval bir çukur halindedir. Başta yanlara doğru çıkıntı
oluşturan kulaklar aplikedir. Halen mevcut olan sağ kulakta, arkaya geçmeyen
bir küpe deliği vardır. Noksan olan sol kulağın ancak izi görülmektedir. Başta,
arkaya doğru eğimli, tepesi düz, çevresi bükey yüksek bir başlık (polos) yer almaktadır. Kalınca uzun
boyun, aşağı doğru genişlemektedir. Boynun alt kısmını sarkaçlı bir gerdanlık
süslemektedir. Gövde, kollar ve bacaklarda oran yoktur. Kabartma halindeki
göğüsler eşit büyüklükte değildir. Göğüslerin hemen altında iki çukur
görülmektedir. Abartılı uzunluktaki kolların üst kısımlarında üç düşey çentik
yer almaktadır. El parmakların derin çizgilerle belirtilmiştir. Çok kısa olan
bacakların altında çıkıntı halinde ayaklar işlenmiştir.
Aydıngün, Ş. G.
2006 yılında yayınlanan, Tunç Çağı’nın Gizemli Kadınları adlı yapıtta, Tahtta
oturan kadın heykelciğinin idole nasıl dönüştüğünü çizim aracılığı ile
görüldüğü gibi açıklamaktadır.
M.Ö. 6.
binyıl ilk yarısına tarihlenen, Çatalhöyük’te bulunan Ana Tanrıça
Heykelciğinin, M.Ö. 3000 - 1200 yılları arasında idol biçimine dönüşümü
(Aydıngün,
Ş. G. 2006).
KADIN HEYKELCİĞİ / İDOL
Demirci Hüyük
İlk Tunç Çağı MÖ.3. binyıl ikinci yarısı
P.T.
y: 11,6 cm, g: 4,7 cm k: 0,9 cm.
Eskişehir Müzesi (Aydıngün, Ş. G. 2006).
KAYNAK:
S.
TAHBERER, YLT/ADANA, 2006
Nabonidus
Mart 2016
Yorumlar