CANHASAN

Konumu: Karaman-Ayrancı karayolunun Canhasan - Sudurağı yol ayrımı üzerinde Karaman’ın yaklaşık 13 km. kuzey-doğusundadır. Canhasan (Alaçatı) Köyü’nün doğu kenarında yer alır. Canhasan I ve III tarih öncesi çağ höyükleri olup, Canhasan II ise geç döneme tarihlenir.

Önemi: Canhasan’ın arkeolojik önemi, çanak çömleksiz Neolitik’ten, çanak çömlekli Neolitiğe geçişin tespit edilebildiği nadir höyüklerden biri olmasıdır. Kalkolitik çağı temsil eden yüksek kültürü nedeniyle Burdur Hacılar Höyükle birlikte Anadolu Kalkolitik Çağ boyalı seramiğinin karakteristik örneklerini barındırır. Ayrıca yontma taş teknolojisinde yoğun bir şekilde kullanılan obsidyen buluntuların varlığı, çevre ile ilişkileri gün ışığına çıkarılması bakımından önem arz etmektedir.

Kazı çalışmaları: Canhasan I ‘de 1961-67 yılları arasında İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına David H. French başkanlığında yapılan kazılarda sekiz tabaka tespit edilmiştir. Evler, dikdörtgen veya kare planlı, iki katlı inşa edilmiştir. Kerpiç, ağaç destek ve payanda duvarları kullanılmıştır. Tabanlar ve duvarlar çamur sıva ile sıvanmış, üzeri kırmızı aşı boyası ile boyanmıştır.

Plüvyal bir gölün kurumasından sonra kıyısına kurulduğu saptanan Canhasan III yerleşmesi, yaklaşık 100 m. çapında ve 6 m. yüksekliğindedir. 1969-1970 yıllarında İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına David H. French başkanlığında yapılan kazılarda kesintisiz 7 yapı katı tespit edilmiş, bunlardan çanak çömleksiz neolitik dönem M.Ö. 6500’e tarihlendirilmiştir. 7-4 arası Geç Neolitik (M.Ö.6000), 3-1 arası katlar Kalkolitik Devre (M.Ö.5500-3000) tarihlendirilmiştir.

Canhasan’da yerleşme Canhasan III höyüğünde Çanak Çömleksiz Neolitik Devirde başlamış, yerleşme daha sonra Canhasan I ve Canhasan II höyüklerinde devam etmiştir. Canhasan III’te Neolitik Çağ yerleşmesine ait mimari kalıntılar yüzey toprağının hemen altında ortaya çıkmıştır. Yapılarda kerpiç ve tuğla kullanımının yanı sıra, genellikle pise tekniği uygulanmıştır. Dikdörtgen planlı konutlarda taş temel yoktur. Duvarlar ve tabanlar kil sıva ile kaplanmış, bazen bu sıvalar kırmızı aşı boyası ile boyanmış, bazen de sert zemin üzerine  çakıl taşlarının kuvvetle bastırılması ile dekore edilmiştir.

Yontma taş endüstrisinde obsidyen kullanımı ağırlıktadır. Düzeltili uçlar, uç kazıyıcılar, yonga kazıyıcılar, sarp düzeltili dilgiler, deliciler, geometrik yarımaylar ve yamuklara rastlanmıştır. Çakmaktaşımdan yapılmış aletler sayıca daha azdır, özellikle orak bıçakların yapımında kullanılmıştır. Cilalı taş baltalar, cilalı gerdançeler ve boncuklar diğer taş buluntulardır.

Kemik endüstrisi örnekleri içerisinde iğneler, spatulalar ve boncuklar ağırlıktadır. Ele geçen hayvan kemikleri içerisinden sığır, koyun-keçi, geyik, karaca, yabani eşek, domuz, tavşan, köpek, kurt, kaplumbağa, yılan, kuşlar, küçük kemiriciler ve balık türleri saptanmıştır. Sığırın evcilleştirildiği sanılmaktadır.

Yabani einkorn buğdayının iki cinsi tarıma alınmış, tek ve çift tohumlu einkorn ile emer buğdayı, ekmeklik buğdayın iki cinsi, makarnalık buğday, çavdar otu, arpa, mercimek ve büyük taneli baklagillerin yanı sıra ceviz, çitlenbik, yabani üzüm ve pek çok ot türü ele geçen bitki kalıntıları arasındadır.

Yerleşme Canhasan III höyüğünde çanak çömleksiz neolitik devirde başlamış daha sonra Canhasan I ve Canhasan II höyüklerinde devam etmiştir. Canhasan II höyüğü Roma ve Bizans devirleri yerleşmesine sahne olmuştur.

Canhasan I ‘de evler kerpiç kullanılarak, dikdörtgen veya kare planlı inşa edilmiştir. İnşa tekniğinde ağaç destek ve payanda duvarları kullanılmıştır. Evlerde tabanlar ve duvarlar çamur sıva ile sıvanmış, üzeri kırmızı aşı boyası ile boyanmıştır. Evler iki katlıdır.

Kalkolitik devir yapı katlarında gri veya açık siyah renkli zemin üzerine kazıma tekniğinde motiflerle bezenmiş çanak çömlek, açık renk üzerine kırmızı renkte boya ile bezenmiş çanak çömlek ve koyu kahveringi veya koyu kırmızı renkte düz parlatılmış çanak çömlek bol olarak kullanılmıştır.

Küçük buluntular içerisinde kıymetli taşlardan gerdanlık, midye kabuğundan kolyeler, kemikten yapılmış bilezik ve süs eşyaları ile figürinler bulunmaktadır.

Burada yaşayan insanların yakın doğu ve Mersin bölgesi ile ilişkileri saptanmıştır. Tarıma ve hayvancılığa dayalı bir ekonomilerinin olduğu bilinmektedir.

Höyük M.Ö.4300 tarihlerinde terk edilmiş, uzun süre boş kaldıktan sonra Helenistik, Roma ve ilk Bizans devirlerinde yeniden yerleşime sahne olmuştur.
Kazı çalışmalarının sonlandırılmasından bugüne özellikle Canhasan I höyüğünün tepe noktasında yapılan sondajdan geriye sadece kerpiçlerin de erimesiyle kocaman bir çukur kalmıştır.


  

                                                                                                                              Nabonidus
                                                                                                                         28 Mart 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANADOLUDA TARİH ÖNCESİ VE TARİHİ ÇAĞLAR

KURAN’DA TUFAN

İLK HUKUK KANUNLARI