KARAMAN’IN SAHİP OLDUĞU TURİSTİK MEKÂNLAR
KARAMAN’IN SAHİP OLDUĞU TURİSTİK MEKÂNLAR
1. MİMARİ YAPILAR
1.1. Camiler
Akçaşehir Cami: Merkeze bağlı Akçaşehir
kasabasındaki cami, Karamanoğulları devrinde kesme taştan yapılmıştır.
Kıble duvarına paralel olarak uzanan sahınlar kufe plan gösterir. Alçı
mihrabı zengin stelaktit süslüdür. Tavanın mihrap önüne rastlayan
bölümünde renkli ve tezhipli bir göbek yapılmıştır. Tavan iki yığma dört
yuvarlak sütun ile desteklenmiştir. Ahşap tavanın değişik bölümleri
orijinal kalem işi desenlerle dekore edilmiştir. Son cemaat yeri 6 yığma
sütun üzerine oturmaktadır. Kitabesi yoktur. H. 1275- M.1858 yılında
tamir edilmiştir.
Aktekke Cami: Karaman merkez İmaret Mahallesindedir. 1370
yılında Karamanoğlu Alaaddin Bey tarafından yaptırılan caminin sol
tarafta ayrılmış olan mekânda Mevlana’nın annesi, abisi ve yakınlarına
ait taştan yapılmış sandukalı 21 adet mezar bulunmaktadır. Yapı
bütünüyle kesme taşla inşa olunmuştur. Pencere kemerleriyle, giriş
kapısı kemerleri renkli taş ve beyaz taşla almaşık düzendedir. İçte
mahfil sütunları, mihrap ve minber, dışta giriş kapısı, soncemaat revakı
sütunları ile pencere söveleri mermerdir. Soncemaat revakının kemer
gergileri ahşaptan yapılmıştır. Üst örtü tümüyle kurşunla kaplıdır.
Yapının süslemesi dışta, malzemenin doğal rengi ve dokusu ile
aranmıştır. Kesme taşın mimariye getirdiği tüm olanaklar kullanılmıştır.
Yapının süs öğeleri pencere ve kapı söveleri, saçak silmeleri, mihrap
mukarnasları ve şerefe altı mukarnaslarından oluşmaktadır. İçte ise,
mihrapta doğal malzeme olanaklarından yararlanılırken, sıva üzerinde
Osmanlı klasik dönem kalem işleri görülmektedir. Bu kalem işleri, ana
kubbeyi taşıyan büyük kemerler, pandantifler ve kubbe içi süslerinde
görülmektedir.
Arapoğlu Cami: Karaman merkez, Tapucak
Mahallesindedir. Cami Karamanoğulları 1374-1420 yılları arasında inşa
edilen cami, enine kûfe planlı ve kısa minareli ve düz çatılıdır. Güney
cephesinin orta bölümü dışında, yapı tümüyle kesme taştan inşa
edilmiştir. İçte, destek ayaklarında, kemerlerde ve minberde yine kesme
taş kullanılmıştır. Üç kapısı bulunan caminin ana kapısı batıda
bulunmaktadır. Cepheden çok az çıkıntı yapan bu kapının çerçevesi yarım
yıldızlarla süslenmiştir. Kapının kilit taşı üzerinde rumi ve palmet
motifleri dikkat çekmektedir. Caminin dış cephesinde profillendirilmiş
yüksek saçak silmesi arasında yer alan ejder başlı çörten de döneminin
ilginç örneklerinden biridir. Cami ibadete açıktır.
Büyük (Nevruzoğlu) Cami: Kazımkarabekir
ilçesindeki cami, enine planlı ve ilçeye özgü taşla yapılmıştır. Üst
örtüyü tutan silindir ve kare formlu sütunlar, kıble duvarına üç paralel
sahın halinde uzanmaktadır. Caminin, Karamanoğulları döneminde inşa
edildiği bilinmektedir.
Davgandos Cami: Çiğdemli köyünde bulunan ve
kesme taştan, merkezi büyük kubbeli ve kare planlı bir yapı olan caminin
Osmanlı döneminde 16.yy da yapıldığı tahmin edilmektedir.
Dikbasan Cami: Karaman merkez Mansurdede Mahallesindedir. Enine
plan gösteren, kûfe tipinde bir yapı olan cami 1437 yılında
Karamanoğulları devrinde inşa edilmiştir. Camiye doğu , batı ve kuzey
yönünde üç kapıdan girilir. İç mekan enine gelişen ve doğu batı yönünde
uzanan dört sahından oluşmaktadır. Sahınlar doğu ve batıda duvarla
birleşmiş ayaklarla, ortada serbest dört dikdörtgen planlı ayağa oturan
sivri kemerlerle birbirinden ayrılmıştır. Tavan düz ahşap, üst örtü
kiremit kaplamadır.
Ermenek Ulu Cami: Ermenek ilçesi Gülpazar
Mahallesinde kesme taşla inşa edilen cami, 1302 yılında Karamanoğlu
Mahmut Bey tarafından yaptırılmıştır. Şehre hâkim bir noktada eğimli bir
arazide bulunan cami kuzeyde yamaca yaslandığı için bu yöne cephesi
yoktur. Güney cephenin batı bölümünde iki sivri kemer açıklığı ile giriş
revakı bulunmaktadır. Caminin ana girişine, batısındaki küçük avlusunu
açılan muhdes revakından geçilerek ulaşılır. Çınar ağacından yapılmış
olan kapının üzerindeki hat sanatı dikkat çekicidir. İç mekanı, mihrap
duvarına paralel üç sahını üzerinde bir mahfil katı bulunmaktadır.
Mahfil korkulukları geometrik geçmelerle bezenmiş, minber korkuluğuna
ise spiraller ve çiçek motifleri işlenmiştir.
Fisandon (Dereköy) Cami (Kilisesi): Karaman’ın 7
km güneyinde yer alan Dereköy(Fisandon) içerisinde bir kaya kitlesinin
üzerinde yaptırılan caminin 9-10. yy arasında inşa edildiği tahmin
edilmektedir. Kilise, İstanbul Bizans mimarisinin Yunan haçı biçimindeki
klasik plana sahiptir. 16. yüzyılda Karaman Beylerbeyi Sinan Paşa
tarafından camiye dönüştürülmüştür. Haç planlı yapıda haçın kolları
üzeri beşik, aralarda kalan köşe hücreleri ise çapraz tonozlarla
örtülmüştür. Yalnız kesme taş kullanılmakla birlikte ortasında bir kubbe
bulunan yapının dış yüzeyleri, bazıları kör, bazılarının içlerinde
pencereler açılmış dizi halindeki kemerlerle hareketlendirilmiştir.
Beşik tonozlu narteksi yok olmuştur. Camiye dönüştürülürken kuzey
bölümüne bir giriş kısmı ve minare eklenmiştir. Cami ibadete açıktır.
Hacıbeyler Cami: Karaman İl merkezinde,
I.İstasyon Caddesi üzerinde, Mader-i Mevlana Camisinin
kuzey-doğusundadır. Seyfeddin Hacıbeyler tarafından 1356 yılında
yaptırılan cami, kûfe tipinde, enine üç sahınlı, yığma sütunlar üzerine
oturan düze çatısı sonradan kiremitle kaplanmıştır. Cami, tümüyle kesme
taş malzemeyle inşa edilirken, giriş cephesi yol açmak amacıyla 1903
yılında geri çekilmiştir. Taç kapı, profili silmeler, rumi ve palmet
motifleriyle süslenmiştir. Tek şerefeli minaresi 2000 yılında
eklenmiştir. İbadete açıktır.
İmaret Cami: Karaman merkez, İmaret
Mahallesindedir. Kesme taştan, merkezi kubbeli, kapalı avlulu, iki
katlı, dört eyvanlı olan cami Karamanoğlu 2.İbrahim Bey tarafından 1432
yılında yaptırılmıştır. Soncemaat bölümüne açılan taç kapıdan imarete
girilir. Mescit, tophane, şifa yurdu, medrese ve aşevinden oluşan bir
külliye şeklinde inşa edilmiştir. Camini bitişiğinde batısında İbrahim
Bey’in mezarı, kuzeyinde çeşmesi yer alır. İmaret’e ait ahşap iki kapı
kanadı, Karaman ahşap sanatının tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Her
iki kapıda nezih bir yazı ile “Kapı açıktır giriniz, malı mübahtır
yiyiniz” ibaresi yazılıdır. Caminin minaresi, iki renkli kesme taştan,
firuze ve turkuaz renkte çiniler ile palmet ve halat motifleriyle
süslenmiştir. Caminin çeşmesi, zengin süslemeleriyle dikkat çekicidir.
Yapının çinili mihrabı, İstanbul Çinili Köşk’te bulunmaktadır. Caminin
geometrik bitkisel motiflerle süslü, ortasında aslan ve insan figürü
bulunan iki kanatlı ahşap kapısı, İstanbul Türk İslam Eserleri
Müzesi’nde sergilenmektedir.
Kadirhane Cami: Necip Ağa tarafından 1224 yılında yaptırılan cami dikdörtgen planlı, tuğla malzemeleri, kırma çatılı kiremit örtülüdür.
Karabaş Veli Külliyesi (Siyahser Cami): Kesme taş malzeme ile cami, tekke, imaret ve türbeden oluşan iki bölümlü halde Karamanoğulları döneminde yapılmıştır.
Yunus Emre Camisi: Kirişçi Baba diye meşhur
İsmail oğlu Yunus Emre tarafından 14. Yy da yaptırıldığı tahmin
edilmektedir. Burası türbe, cami tekke ve mezarlıktan oluşan bir yapı
topluluğudur. Cami ve türbenin dışındaki yapılar zaman içerisinde yok
olmuştur. Önünde beş kubbeli bir son cemaat revakı olan cami,
batısındaki Yunus Emre Türbesi ile bütünleşmiştir. İç mekan, iki büyük
sivri kemerle enine üç sahna bölünmüş, üzeri düz dam olarak örtülmüştür.
Yapı, zamanla yoldan yaklaşık 2 m. aşağıda kalmıştır. Caminin batı
kapısı önünde, tek kubbeli bir revak bulunmaktadır. Revakın güneyindeki
kapıdan caminin damına ve minareye çıkılmaktadır. Minare, yapıya
sonradan eklenmiştir.
Kaya Halil Cami: Karaman Beylerinden Süleyman Şah ve Alaaddin Beyin Komutanı Halil Bey tarafından 14.yüzyılın ikinci yarısında yaptırılmıştır. Büyük
ölçüde özgün biçimini yitirmiş olan cami, çeşme ve kümbetle bir yapı
topluluğu oluşturmaktadır. Mescid, güney ve batıdan yol, doğu ve
kuzeyden sarnıçlı bir avlu ile çevrilmiştir. Mescidin kapısı bu küçük
avluya açılmaktadır. Yapı içte ve dışta tümüyle sıvanmıştır. Bu nedenle
yapının özgün malzemesini bilemiyoruz. İçte tavan ahşap kaplamalı olup
dışta kiremit kaplamalı kırma çatı biçimindedir. Bugünkü şekliyle yapı
yalındır. Tek süs elemanı içteki mihraptır.
Hoca Mahmut Camii: Hacı
Bahşayiş oğlu Hoca Mahmut tarafından 1451 yılında yaptırılmıştır.
Dikdörtgen planlı cami, ahşap lentolu kerpiçle inşa edilmiştir. İç
mekan, mihrap duvarına paralel olarak yerleştirilmiş, iki ahşap destek
sırası ile üç sahına ayrılmıştır. Mescid kısmında üç mihrap
bulunmaktadır. Caminin iç mekanında, Karamanoğulları döneminin özgün
kalemişi süslemeleri, ahşap işçiliği ve üç mihrabın taş süslemeleri
görülmeye değerdir. Cami ibadete açıktır.
Nuh Paşa Cami: Aslen Karamanlı olan ve Osmanlı
Devleti’nde vezirliğe kadar yükselen Nuh Paşa tarafından 1596 yılında
yaptırılmıştır. Cami, kesme taştan, merkezi büyük kubbeli olarak inşa edilmiştir. Yapı,
kare planlı bir harim ve önde üç bölümlü son cemaat yerinden
oluşmaktadır. Harimin kuzeydoğu köşesinde tek şerefeli minaresi vardır.
Taç kapı, cepheden dikdörtgen bir kütle şeklinde biraz taşırılmıştır. Bu
kütle içerisine sivri kemerli bir niş oluşturulmuş, tamamen mermer olan
bu alana cümle kapısının basık kemeri yerleştirilmiştir. Niş kemeri
arasına ise iki parça halinde kitabe konulmuştur. Cami ibadete açıktır.
1.2. MEDRESELER
Hatuniye Medresesi: İl merkezindeki medrese,
Osmanlı sultanı Murat Hüdavendigar’ın kızı, Karamanoğlu Alaaddin Bey’in
eşi Nefise Sultan tarafından Mimar Numan Bin Hoca Ahmet’e 1382 yılında
yaptırılmıştır. Tek eyvanlı, avlunun sağında ve solunda öğrenci
hücreleri ve revakları bulanan yapı; stelaktitli portalı beyaz mermerden
yapılmış ve geometrik tezyinatlı yazı ve bitkisel dekora sahiptir.
Kesme taştan inşa edilen ve taş işçiliği ile dikkat çeken medrese,
kapalı avlulu ve tek eyvanlıdır. Dışarıya taşırılmış, basık kemerli taç
kapısı, beyaz mermerden yapılmış, üzeri geometrik bezemeli yazı ve
bitkisel motiflerle bezenmiştir. Girişin sağ ve solunda bitkisel
motifli, duvara dayalı iki sütun, iç kısmında iki mihrap nişi, taç
kapının ortasında da kanatlarını açmış bir kuş figürü dikkat çekicidir.
Bu kuş figürü orijinal olmayıp benzerine uygun biçimde yeniden
yapılmıştır. Sivri tonoz örtülü giriş eyvanı, çok küçük tutulmuştur.
Ortasında bir havuz bulunan avluda iki kenarda dörder, girişin yanında
da ikişer yuvarlak ve oval kemerlerle birbirine bağlı revak sistemi
bulunmaktadır. Girişin sağında, revaklara açılan dört kapı ile medrese
odalarına girilir. Eyvanın zemini avludan 35 cm yükseltilmiş, üzeri
sivri tonozla örtülmüştür. Eyvanın sağ ve solundaki odalara, revakların
sonunda yer alan çok süslü kapılardan girilir. Sağdaki oda, kışlık
dersane, soldaki ise medreseyi yaptıran Nefise Sultan’ın türbesidir.
Tol Medrese: Ermenek ilçesi, Çınarlı Mahallesi’nde bulunmakta olan Medrese Karamanoğlu
hükümdarlarından Mahmut Bey’in oğlu Emir Musa Bey tarafından 1339
yılında yaptırılmıştır. Medrese, açık avlulu ve üç eyvanlı ve tek
katlıdır. Açık revaklarla çevrili dört köşe bir ile iki tarafta medrese
odaları, güney tarafında eyvan ve bunun sağında ve solunda kubbeli
kısımlar, giriş bölümünün iki tarafında da tonozlu odalar bulunmaktadır.
Eyvanın sağ tarafındaki odada medreseyi yaptıran Emir Musa Bey ile
ailesinden bazı kimselerin mezarları yer almaktadır. Kesme taştan inşa
edilen yapı, Karamanoğulları döneminde yapılan ilk büyük medrese
özelliği taşımaktadır. Ortasında bir havuz bulunan avlunun üç tarafı,
üzeri beşik tonozlarla örtülü revaklarla çevrilidir. Dikdörtgen planlı
avlunun iki tarafında medrese odaları, güneyinde bir eyvan ve bu eyvanın
iki yanında kubbeli mekanlar bulunmaktadır. Eyvanın sağında bulunan
mekan medreseyi yaptıran Emir Musa Bey ile ailesine ait türbedir. Diğer
taraftaki bölüm ise dershane olarak kullanılmıştır. Girişin iki yanında
da yine iki tonozlu oda yer almaktadır. Medresenin portal nişinin üst
tarafında zengin bir mukarnas dekoru, bunun altında kitabesi yer
almaktadır. İki tarafta bulunan yan nişler zengin dekorludurlar. Burada
mukarnas dolguların etrafını çeviren sivri kemer üzerinde ağaç işlemeler
ve mihraplarda kullanılan tezyini motiflerin taş üzerine işlenmiş bir
örneği görülmektedir.
1.3 TÜRBELER
Alaaddin Bey Türbesi: Karaman Kalesi’nin Pazar
Kapısı arkasında bulunmaktadır. Yıldırım Beyazıt tarafından 1388 yılında
Konya’da idam ettirilen Karaman Hükümdarı Alaaddin Bey adına
yaptırılmıştır. Türbeye bitişik olan cami bilinmeyen bir tarihte
yıkılarak ortadan kalkmış, son derece bakımsız kalan türbe, zamanla
büyük ölçüde tahribe uğramıştır., 1965-1967 yıllarında vakıflar
idaresince tamir ettirilmiştir.
Cambaz Kadı Türbesi: Kesme taştan, kare planlı,
sekizgen kasnak üzerinde tek sağır yuvarlak kubbeli olan türbe,
Karamanoğlu 2. İbrahim Bey’in kadı askeri Cambaz Kadı için
yaptırılmıştır.
Demirgömlek Türbesi: Kesme taştan, sekizgen
planlı ve kubbeli olarak yapılmış türbenin Karamanoğullarının son
emirlerinden Emüddin Bey adına yaptırıldığı sanılmaktadır.
İbrahim Bey Türbesi: İmaret Camisi’nin kuzey
batı köşesine bitişik olarak inşa edilen kümbet Karamanoğlu II. İbrahim
Bey’e aittir. Yapım tarihi tam olarak bilinmese de II. İbrahim Bey’in
sağlığında yapıldığı kabul edilmektedir. Kare bir plan üzerine inşa
edilen kümbet, sekizgen pramidal sivri bir külahla örtülmektedir. Kümbet
kesme taş mimarisinin anıtsal örneklerinden birini oluşturmaktadır.
Kümbetin sekizgen kasnağı üzerinde bulunan mukarnaslı silme,
pencerelerin pahli silme çerçeveleri ile giriş kapısındaki süslemeler
dikkat çekicidir. Alçıdan yapılan sandukaların üzerindeki yazı,
geometrik süsler, bitkisel motifler ve kabartmalar görülmeye değerdir.
Yunus Emre Türbesi: Yunus Emre Camisi’nin
bitişiğinde bulunan türbenin, cami ile birlikte 14. yüzyılda yapıldığı
sanılmaktadır. Türbeye, caminin içerisinden geçilmektedir. Türbenin
içinde tahtadan, işlemesiz 4 sanduka vardır. Kapıya göre sonda olan
sandukanın Yunus Emre’ye, 2. Sandukanın Tapduk Emre’ye, 3. Sandukanın
Yunus Emre’nin oğluna, 4. sandukanın da kızına ait olduğu bilinmektedir.
Tamamen kesme taştan yapılan türbe, beşik tonoz örtülüdür. Kemeri tek
taştan yapılmış olan kapısı basıktır. Türbenin içi zikir yerinden ve
caminin zemininden yüksektir. Altında cenazelik katı yoktur.
Karabaş Veli Türbesi: Karabaş
Veli Camisi’nin batı bölümündeki mezarlık içerisinde bulunan türbe,
Karabaş Veli namıyla bilinen ve 1466 yılında vefat eden Mevlana Alaeddin
Ali için yaptırılmıştır. Türbe, kesme taştan sekizgen planlı olarak
yapılmış, üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. Türbenin sekiz kenarında sekiz
büyük kemerli açıklık vardır. Günümüzde içerisine konulmuş mezar
taşlarının türbeyle ilgisi yoktur. Türbede yatan Alaaddin Ali ve oğlu
Şeyh Nusrettin’in mezar taşları Karaman müzesindedir.
Kaya Halil Türbesi: Kesme
taştan, kare planlı, piramidal kubbeli olarak inşa edilen türbe
Karamanoğullarından Süleyman Şah ve Aladdin Bey’in komutanı Kaya Halil
Bey adına yaptırılmıştır.
Karaman Bey Türbesi: Ermenek
ilçesine 18 km uzaklıktaki Balgusan köyünde bulunan türbe; cami, imaret
ve medreseden oluşan külliyenin günümüze kadar ulaşan tek yapısıdır.
Türbe içerisinde Karaman Bey ve yakınlarına ait mezarlar bulunmaktadır.
Kızlar Türbesi: Karamanoğlu 2.İbrahim Bey’in kızı için yaptırıldığı sanılan türbe, kesme taştan, sekizgen planlı, yuvarlak kubbeli olarak inşa edilmiştir. Şehir Mezarlığındadır.
1.4. KİLİSELER
Çeşmeli Kilise: Bizans dönemine ait kilisenin
18. yüzyılda yeniden inşa edildiği tahmin edilmektedir. Uzunlamasına üç
sahınlı, muntazam kesme taşla inşa edilen kilise, Karadağ
Binbirkilise’de bulunan küçük bazilikaların bir örneğidir. Kilisenin
içinde iki sıra paye üzerine kemerler atılmış ve üç nefin üzeri
uzunlamasına beşik tonozlarla kapatılmıştır. Apsisin sağında ve solunda
kiliseye bitişik içten geçilebilen iki mekan vardır. Kilisenin güneye ve
kuzeye açılan iki kapısı vardır. Kilise, yan cephelereki pencereler,
içindeki üçgen alınlık ve bunun altındaki pencereler klasik Osmanlı
mimari tarzına ait özellikler olarak dikkat çekmektedir. Bir dönem
cezevi olarak kullanılmış ve dış mimarisini bozmayacak şekilde içerisine
bazı eklentiler yapılmıştır. Bu dönemde içerisinde bulunan süsleme ve
freskolar büyük ölçüde yok olmuştur. Yapı, günümüzde sergi salonu olarak
hizmet vermektedir. Kiliseye adnı veren çeşme, Karaman Müzesi’nde
sergilenmektedir.
Mahalaç Kilisesi: Karadağ’ın en yüksek noktası olan, 2283 m. yüksekliğindeki Mahalaç Tepesi’nde 4.- 6. yüzyıllara tarihlenen kesme taştan Latin haçı planlı bir kilise, kilisenin kuzeyinde serbest haç planlı bir mezar şapeli, kilisenin batısında manastır binası ve aralarında kalan avluda da sarnıçlar bulunmaktadır. Bu yapılar taş dehliz ile birbirine bağlanmıştır. Manastır binası tamamen yıkılmıştır. Mahalaç Kilisesi’nin özelliği üç taraftan beşik tonozla desteklenen ortadaki kare mekanın üzerinin bir kule şeklinde yükselmesi ve üstünün kubbe ile örtülmesidir.
1.5. Kaleler
Başdağ Kalesi: Karadağ’ın Kılbasan kasabası
yönündeki yükseltisi olan Başdağ’da yer alan kalede havuz ve askeri
tesisler de bulunmaktadır. Burçları yuvarlak ve sekizgen planlı olan
kale, kuzey-güney yönünde iki tepe ve bunların arasındaki bir düzlük ile
krater çukurundan oluşmaktadır. Tamamen iri kesme taşlarla inşa edilmiş
kale özellikle Roma ve Bizans döneminde önemli bir merkez olmuştur.
Ermenek Kalesi: Ermenek ilçesinin kuzeyinde bulunan çok dik ve yüksek kaya sığınağının güneyinin kesme taş ve harçla yapılan mazgallı duvarlarla korunaklı hale getirilmesi ile inşa edilmiştir. Kaleye; birisi doğudan kayalar kazılarak yapılmış çok dar, diğeri dik kayalığın alt bölümünden yine kayaya oyularak yapılmış 72 merdivenle çıkılan iki giriş bulunmaktadır. Karamanoğulları döneminde önemli bir yer olan kale, Gedik Ahmet paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Karaman Kalesi: İl merkezinde bir höyük
üzerinde dış, orta ve iç kale olarak kurulan ve dış kale surları tamamen
yok olmuş, orta kale surlarının bazı bölümler ile iç kale surları
günümüze sağlam olarak ulaşmış kalenin kesin yapım tarihi bilinmemekte;
ancak 12.yüzyılın başında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Selçuklu,
Karamanoğulları ve Osmanlı döneminde önemli bir konumda olan kale;
13.yüzyılda İlhanlılar ve 1468 yılında Osmanlılar tarafından tamamen
tahrip edildikten sonra yeniden inşa edilmiştir. İç kale batıya açılan
tek kapılı, dördü yuvarlak beşi kare olmak üzere 9 burçludur. Burçlar
ahşap direklerle bölünmüş ve iki katlı haline getirilmiştir.
Mennan Kalesi: Ermenek, Mut, Gülnar yolu
üzerinde Ermenek ve Erik çaylarının birleştiği yere yakın olan bir dağın
üzerine kurulu tabi bir kaledir. Alınması bir hayli zor savunulması
kolay bir kale, olarak tarihteki yerini almış Mennan, top menzili
dışında olma özelliği ile birçok kavme ve orduya sığınaklık ve
barınaklık yapmıştır. Kale; Hititler, Lidyalılar, Asurlar ve Persler
zamanını görmüş daha sonra Selevkos, Roma,B izans, Selçuklu
Karamanoğulları ve Osmanlı devirlerini yaşamıştır. Fatih Sultan Mehmet
Devrinde Karamanoğulu Pir Ahmed Bey, Osmanlılarla yaptığı savaşı
kaybederek Mennan Kalesine sığınmış ancak onu takip eden Osmanlı
sadrazamı Gedik Ahmed paşa, Mennan kalesini ele geçirerek Osmanlı
topraklarına katmıştır.
1.6. Han ve Hamamlar
Atlas Hanı: Selçuklular döneminde inşa edilen
yapı, Ayrancı ilçesindedir. Diğer ören yerlerinden getirilen devşirme
taşlar ve kesme taşlar ile yapılmıştır.
Burhan Hanı: Bucakkışla – Ermenek yolu üzerindeki, dikdörtgen planlı, tek mekânlı bir yapı olan Han; Karamanoğulları dönemine aittir.
Gelindi Hanı: Bucakkışla – Ermenek yolu
üzerindeki, içten 6 ayak üzerinde oturan 2 kemer dizisi ile 3 paralel
nef halinde uzanan dikdörtgen planlı yapı Karamanoğulları döneminde inşa
edilmiştir.
Kozak Hanı: Karaman – Mut yolu üzerindeki içten
uzunlamasına 2 yığma ayak üzerine oturan 4 kemer dizisi ile iki paralel
nef halinde uzanan dikdörtgen planlı yapı, Karamanoğulları döneminde
yapılmıştır.
Hatun Hamamı: Orta Kale Surları içinde, Pir
Ahmet Cami yanında bulunan hamam, eski bir iskân yeri olan kale ve
çevresindeki toprakların akması sonucu tamamen toprak altında kalmıştır.
Restorasyona yönelik planın çıkarılması için Müze Müdürlüğü tarafından
kazısı yapılan hamam, 1381 yılında inşa edilmiştir.
Karamanoğlu Hamamı: Ermenek ilçesinde bulunan
ve iki kubbeli, taş ve harçla Karamanoğulları döneminde inşa edilen
hamam, güneyi dik bir duvarla örtülüdür. Bu duvarın yanında bir adet
çeşme de bulunmaktadır.
Seki Çeşme Hamamı: Erkekler ve kadınlar bölümü
olmak üzere 2 ayrı kısımdan oluşan hamam, soğukluk kare planlı ve
kubbeyle örtülüdür. Zemini taş kaplamam olan mekanda günümüzde muhdes
bir Şadırvan bulunmaktadır. Sıralı moloz taşla yapılan hamam,
Karamanoğulları döneminde inşa edilmiştir. Günümüz itibar ile mülkiyeti
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.
Süleyman Paşa Hamamı: Süleyman paşa tarafından
Mevlana’nın annesinin zaviyesine gelir olarak vakfedilen ve 14.yy da
yaptırılan hamam, kaba yonu taşlarla kaplanmış ve büyük sağır kubbe
kasnaksız olarak kübik altyapı üzerine oturtulmuştur. Günümüzde
mülkiyeti özel olan yapının hamam olarak kullanımına devam edilmektedir.
Yeni Hamam: Nuh paşa Hamamı ve Nasuh Bey Hamamı
olarak da adlandırılan yapının Osmanlı döneminde(16. Yy da) inşa
edildiği tahmin edilmektedir. Beden duvarlarında taş, üst örtüde yer yer
tuğla kullanılmıştır. Taşlar çoğunlukla dışarıda kesme taş, iç mekanda
ise moloz taştır. Yapını kubbe kasnaklarında ise tuğlalar bulunmaktadır.
1.7. Köprü ve Çeşmeler
Ak Köprü: Karaman – Yeşildere yolunda bulunan,
20 m uzunluğunda 3,5 m genişliğindeki köprü, düzgün taşlarla iki gözlü,
geniş açıklıklı ve sivri kemerli olarak Karamanoğulları döneminde inşa
edilmiştir.
Ayrancı Köprüsü: Ayrancı ilçesinde bulunan
köprünün 14.yy da Karamanoğulları döneminde yapıldığı bilinmektedir.
Büyük bir ana göz ve onun solunda daha küçük bir gözden meydana gelmiş,
kesme taş ve moloz taştan yapılmış köprünün menba tarafında üçgen
Şekilde sivri külahlı bir selyaran bulunmaktadır.
Bıçakçı Köprüsü: Ermenek ilçesinde ve Göksu
nehri üzerinde bulunan köprünün 14.yy da Karamanoğulları döneminde
yapıldığı sanılmaktadır. Bir ana kemer, üç küçük kemer ile ana kemerin
iki yanında, iki daire kesitli taşkın gözünden oluşan ve kesme taştan
yapılmış köprünün toplam uzunluğu 81,60 m eni ise 5,1 metredir ve
günümüzde kullanılmaktadır.
Deliçay Köprüsü: Bucakkışla yolunda, Deliçay
deresi üzerine Osmanlı döneminde yaptırılan köprü; dört gözlü olarak,
hafif sivri kemerler ve kesme taşla inşa edilmiştir.
Divle Köprüsü: Ayrancı ilçesindeki köprünün
uzunluğu 52, genişliği ise 4 metredir. Korkulukları büyük blok taşlarla
yapılmış köprünün sivri formda olan ana gözünün iki yanında daire
Şeklinde iki tahliye göz bulunmaktadır. Karamanoğulları döneminde inşa
edildiği tahmin edilmektedir.
Görmeli Köprüsü: Ala olarak da bilinen köprü,
Ermenek – Anamur yolunda Göksu üzerine yapılmıştır. Tamamen kesme
taştan, biri büyük diğeri küçük iki gözlü olarak inşa edilen ve başlama
ile bitiş noktaları kayalar üzerine oturtulan köprünün 1306 yılında
Karamanoğlu Mahmut Bey’in oğulları Mirza Halil Bey ve Bedrettin İbrahim
Bey saltanatında yapıldığı bilinmektedir. Mimarı ise Yusuf oğlu
Süleyman’dır.
Ziya Efendi Köprüsü: Ayrancı ilçesindeki tek
sıra kesme taştan yapılmış köprünün korkulukları iri taşlardan olup, yer
yer taşların arasında çevreden toplanmış sütun ve mezar taşları da
görülmektedir. Üç gözden meydana gelen köprünün Osmanlı döneminde inşa
edildiği tahmin edilmektedir.
Çelebi (Kilci) Çeşmesi: Düzgün kesme taş ile
inşa edilmiş; hafif sivri kemerli, derin niş halindeki çeşmenin
kitabelerine göre 958 yılında yapıldığı ve 1259 yılında onarıldığı
anlaşılmaktadır.
Dülgerler Sokak Çeşmesi: Ermenek ilçesindeki
çeşme, düzgün taş malzemeli, hafif sivri kemerli, üst tarafı silmeli ve
tek kurnalıdır. 1184 yılında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Hamam Çeşmesi: Kesme taş malzemeli, derin niş
halinde, sivri kemerli ve tek lüle Şeklinde inşa edilmiş çeşmenin
kemeri; diagonal yivlerle süslenen yarım daire profilli dış bükey silme
ile çerçevelendirilmiştir. Osmanlı döneminde 1809 yılında
yaptırılmıştır.
Muhiddin Çeşmesi: Kitabesi mermer olan çeşmenin
diğer bölümlerinde kesme taş kullanılmıştır. Derin kemer niş, aynı
kotta dolaşan iç ve dış bükey üç sıra yarım daire profilli silmelerin
süslediği ayaklar üzerine oturtulmuş çeşmenin 1469 yılında yaptırıldığı
belirlenmiştir.
2. ÖREN YERLERİ VE HÖYÜKLER
Karaman’ın kuzeyinde yer alan ve
volkanik bir dağ olan Karadağ kitlesinin üzerinde Orta Çağ Bizans
sanatını yansıtan birçok kalıntı vardır. Bu kalıntılar Madenşehir,
Yukarı ve Değle adıyla bilinen ören yerlerinde yoğunluk göstermektedir.
Bu bölge yöre halkı arasında Binbir Kilise olarak adlandırılmıştır.
Bölgedeki yapıların tarihsel süreç içerisindeki başlangıç ve bitiş
tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte Bizans dönemine
tarihlenmektedir. Karadağ’ın, Hititler tarafından kutsal kabul edilmiş
olması, Mahalaç Tepesi’nde bulunan hiyeroglif kitabe, Başdağ’da bulunan
askeri yapılar, buradaki yerleşimlerin Bizans devrinden daha önce var
olduğunu kanıtlamaktadır. Binbirkilise’de dini yapıların çokluğu dikkat
çekicidir. Ancak bu dini yapıların yanında manastırlar, sarnıçlar, mezar
yapıları, askeri yapılar ve konutlar da bulunmaktadır. Binbirkilise
yapıları düzgün kesme taşlarla ve kireç harcı ile inşa edilmiştir. Dini
yapılarda bazilikan, Latin haçı, serbest haç, yonca ve yuvarlak planlar
görülmektedir.
Madenşehir Ören Yeri: Karaman’a 37 km.
uzaklıkta olan Madenşehir köyünde bulunmaktadır. Binbirkilise
yapılarının en büyüğü köyün girişinde yer alan bir numaralı bazilikadır.
Yapı ilk kez 500 yılında inşa edilmiş, Arap istilasında harap olduktan
sonra 900 yıllarında tamir edilmiştir. 1 numaralı bazilikadan kuzeye
doğru giden yolun her iki tarafında mezarlık bulunmaktadır. Bu alanda
yüzeye yayılmış lahit ve lahit kapakları görülebilmektedir. Bu
lahitlerden bazılarının dış yüzleri kabartma figürlerle süslüdür.
Bazılarında da sadece bir haç kabartması vardır. Madenşehir köyünden
Üçkuyu köyüne giden yolun kenarında yukarı Ören olarak adlandırılan eski
bir Türk köyü kalıntıları bulunmaktadır. Burada yer alan 10 numaralı
kilise, Binbirkilise mimarisinde yuvarlak planlı binaların
temsilcisidir.
Değle Ören Yeri: Madenşehir’in 4 km batısındaki
Yassıtepe (Üçkuyu) köyünün 3 km batısında yer almaktadır. Köy içerisine
çıkan yolun solunda bulunan hafif meyilli tepenin güney yamaçlarında,
doğu-batı yönünde teraslar ve sokaklar halinde düzenlenmiş alanda Bizans
Dönemi konut mimarisi görülmektedir. Konutlar dini yapılarına göre daha
basit ve özensiz yapılmıştır. Bizans dönemine ait kaya mezarları, mezar
kapakları ile tepenin doğu yamaçlarında piramidal örtülü, kesme taşla
inşa edilmiş oda mezarlar bulunmaktadır. Değle ören yerinde Bizans
döneminden öncesine tarihlenen bir sunak bulunmaktadır. Sunak, Bizans
döneminde kaya mezarına dönüştürülmüştür. Bu büyük kaya bloğunun doğu
yüzünde bir kabartma dikkat çekmektedir. Önde bir adam sol eliyle bir
tas tutmakta, sağ eliyle tohum saçmaktadır. Arkasındaki iki hayvanla
çift süren bir başka adam görülmektedir.
Derbe Antik Kenti: Karaman merkeze bağlı
Ekinözü köyünün 3 km kuzeyinde yer alan höyük yüzeyinde Bronz Çağı,
Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ati çanak çömlek parçaları
bulunmaktadır. Hıristiyanlığın ilk yıllarında önemli bir piskoposluk
merkezi olan Derbe’nin adı İncil’de de geçmekte ve günümüzde
Hıristiyanlar tarafından hac mekânı olarak kabul edilmektedir. Derbe, Hz
İsa’nın havarilerinden Pavlos ve Barnabas tarafından M.S. 47,49 ve 53
yıllarında 3 kez ziyaret edilmiş, Anadolu’da Hıristiyanlığın
yayılmasında önemli bir merkez olmuştur. Pavlos ve Barnabas ilk
ziyaretlerinde Kıbrıs, Aspendos, Yalvaç, Konya, Lystra (Hatunsaray) ve
Derbe yolunu izlemiş; bu ilk ziyaretlerinde Konya ve Lystra’da iyi
karşılanmamışlardır. Bunun üzerine kısa bir süre sonra bu kentlerden
ayrılmak zorunda kalan Pavlos ve Barnabas, Derbe’de çok iyi karşılanmış,
uzun süren vaazlar vermiş ve birçok taraftar kazanmışlardır.
Köristan Örenyeri: Sarıveliler ilçesi, Göktepe
beldesinin yaklaşık 5 km güneybatısında doğal iki tepe ve bu tepeler
arasındaki geçit üzerinde yer almaktadır. Örenyeri, Roma ve Bizans
dönemlerinde yerleşim görmüştür. Tepenin kuzeydoğu, güney ve kuzeybatı
çevresinde çok sayıda kaya mezarı bulunmaktadır. Kaya mezarları
genellikle tek odalı ve giriş bölümlüdür. Çoğunlukla giriş üzerindeki
üçgen alınlık üzerine medusa başı ve aslan figürleri kabartma olarak
işlenmiştir. Bazı mezarların da giriş kısımları atnalı kemerli bir niş
ve bu nişin ortasına açılan kare veya dikdörtgen girişli odalar
şeklindedir. Mezar odaları içerisinde kayalara oyularak yapılmış
klineler veya urna delikleri bulunmaktadır.
Canhasan Höyükleri: Karaman’ın 13 km
kuzeydoğusundaki Canhasan (Alaçatı) köyünde yer alan 3 höyükten biri
olan Canhasan III höyüğünde, kesintisiz 7 katlı yapı tespit edilmiş,
çanak çömleksiz Neolitik döneme tarihlendirilmiştir. Höyükteki yapılarda
kerpiç ve tuğla kullanıldığı tespit edilmiş, dikdörtgen planlı
konutlarda genellikle “Pise” tekniğinin kullandığı belirlenmiştir.
Canhasan II höyüğü ise Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşmeye sahne
olmuştur. Son olarak Canhasan I höyüğünde de kerpiç kullanılarak
dikdörtgen veya kare planlı yapılar olduğu tespit edilmiştir. Burada
yaşayan insanların Yakın Doğu ve Mersin bölgesi ile ilişkileri saptanmış
olup tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomik yapıya sahip oldukları
belirlenmiştir. Yapılan kazılara göre höyük M.Ö. 4.300 tarihinde terk
edilmiş, uzun süre boş kaldıktan sonra Hellenistik, Roma ve Bizans
dönemlerinde yeniden yerleşim alanı olmuştur.
Manazan Mağaraları: Yeşildere – Taşkale
kasabaları arasında uzanan Yeşildere Vadisinin kuzeyinde, kil oranı
yüksek kireç taşı arazide, yüksek bir kaya kütlesine tamamen insan eli
ile oyulmuş beş katlı toplu meskenler halindedir. İlk iki kat doğu –
batı yönünde hücre şeklinde birçok odacıktan oluşmakta, ortada bulunan
yüksek kaya kütlesi içerisine oyulan diğer katlar yörede sırasıyla
Kumkale, At Meydanı ve Ölüler Meydanı olarak adlandırılmaktadır. Vadiyi
doğudan ve batıdan kontrol edebilecek stratejik konuma sahip mağaraların
ilk iki katında birçok mezar odası ve iki adet şapel tespit edilmiştir.
En üst kat olan ve Ölüler Meydanı olarak adlandırılan galeride birçok
ceset parçası tespit edilmiş olup, buradan elde edilen bütün bir bayan
cesedi Karaman Müzesi’nde sergilenmektedir.
Pınarbaşı Höyüğü: Karaman merkeze bağlı
Süleymanhacı köyü yakınlarındaki Pınarbaşı höyüğünde Epi Paleolitik
çağın mikrolitik alet endüstrisi ile Neolitik, Bronz Çağı ve Roma
dönemine ait bulgulara rastlanmıştır. Karadağ’ın kuzeybatısında yer alan
Pınarbaşı, günümüzde kısmen kurutulmuş olan Hotamış bataklığına içinde
yarımada şeklinde uzanmaktadır. Yerleşme yerinin bataklığa ve göle yakın
olması, hemen batısında yakın zamana kadar faal olan ancak günümüzde
kısmen kurutulmuş tatlı su kaynaklarının bulunuşu, çevrenin avlanma
açısından elverişli ve av hayvanlarının bol olması, bu bölgede yabani
tahılların kendiliğinden bitmesi ilk yerleşmenin seçilmesinde büyük
etken olmuştur.
Tahıl Ambarları: Taşkale kasabasının içinde,
kasaba kuzeyinde yer alan killi kireç taşından oluşan yüksek bir kaya
kütlesine tamamen insan eli ile oyulmuş 250’nin üzerinde ambar
bulunmaktadır. Ambarlar tek veya iki odalı olarak oyulmuştur. Kaya
yüzeyindeki nişlere tutunarak çıkılan ambarlara makara sistemi ile tahıl
ürünleri taşınmaktadır. Killi kireç taşının ısı ve nemi sabit tutma
özelliği sonucu tahıl ürünlerini uzun süre saklayabilen ambarlar, Bizans
devrinde oyulmuş ve kullanılmıştır.
3. DOĞAL GÜZELLİKLER
3.1. MAĞARALAR
Başharman Mağaraları: Karaman merkeze bağlı Başharman (Zengen)
köyü çevresindeki Zengen ve Koca dereleri tarafından derin vadilerle
yarılmıştır. Her iki vadide de üst seviyelerdeki karstik arazide çok
sayıda doğal ve insan eli ile oyulmuş kaya sığınakları ile küçük
oyuntular bulunmakta ve bunlardan bazıları Bizans döneminde yerleşme,
depo ve ağıl olarak kullanılmıştır.
Hışlayık Mağarası: Ayrancı ilçesindeki mağaraya
26 metrelik dikey bir bacadan iniş yapılarak yeraltı nehrine
ulaşılmaktadır. Mağara bir süre yüzey akışında bulunduktan sonra sifon
yaparak kaybolmaktadır. Hala devam eden mağara birçok sifon
geçilmektedir.
İncesu Mağarası: Taşkale kasabasının güneyinde,
İncesu deresinin doğu yamacında, karstik arazideki doğal ve uzun tipli
mağaranın uzunluğu 1356 metredir. Görsel açıdan zenginlik oluşturan çok
sayıda sarkıt dikitin yer aldı mağaranın girişi tepenin batı eteklerinde
küçük ve dik haldedir. Mağara yakın çevresinde yer alan kaya
sığınaklarının bulunduğu bölümde Roma dönemindeki küçük bir yerleşmeye
ait izler görülmektedir.
İnciğin İni: Ayrancı ilçesindeki 3 büyük
boşluktan oluşan mağara, sıcak tip olup kalkerli arazide açılmıştır.
Geniş bir galeri halindeki giriş kısmından dar, alçak bir koridorla
ikinci büyük boşluğa, buradan da dar bir geçitten üçüncü büyük boşluğa
geçilmektedir. Özellikle ikinci ve üçüncü büyük galerilerde küçük su
birikintileri bulunmakta ve yoğun su faaliyetleri sonucunda irili ufaklı
pek çok dikit ve sarkıt oluşumu meydana gelmiştir.
Maraspoli Mağarası: Miyosen killi kireç
taşlarında yatay olarak gelişen ve içinden bir yer altı deresi akan
mağara, Ermenek ilçesinde olup, hidrolik olarak aktiftir. Mağara içi
traverten birikimi az olup uzunluğu yaklaşık 200 metredir. Ermenek’in
içme ve sulama suyu ile bazen santral binasını çalıştıran su, bu tünelle
sağlanmaktadır. Yerli ve yabancılar tarafından araştırmalar yapılan
mağaranın elektrik ve mevcut kullanılan içme suyu ile sulama suyu
dışında ekonomik olarak işletilebilir olmadığı tespit edilmiştir.
Maraspolinin dünyanın en büyük yer altı suyunu taşıdığı belirlenmiştir.
Yeşildirek Mağarası: Sarıveliler ilçesindeki
kalkerli karstik arazi içerisinde açılmış uzun tipli olan mağaranın
uzunluğu 750 metredir. Doğal bir tepenin güney yamacında yer alan giriş
çok geniş olmayıp dar, zaman zaman genişleyen bir koridor halinde devam
eden mağara içerisinde bol miktarda sarkıt ve dikit oluşumu bulmaktadır.
Ortalardaki bir bölümde temiz bir kaynak su yer almaktadır. Kireçtaşı
oluşumunda dolayı mağaranın içerisi koyu siyahtan yeşile doğru dönüşen
bir renk almıştır.
3.2. MESİRE ALANLARI
Gürlük Mesire Yeri: Karaman’a 50 km, Taşkale
kasabasının 4 km doğusunda Gürlük mevkisinde bulunmaktadır. Yeşil
alanları, soğuk suyu ve canlı alabalık tesisleri ile dikkat çekmektedir.
Mesire alanında, kaynak suyunun oluşturduğu şelale kış ve bahar
aylarında görülmektedir.
Gödet Barajı: Karaman şehir merkezinin 20 km
güneyinde bulunmaktadır. Gödet Barajı, Gödet Çayı üzerinde, sulama
amacıyla 1983-1988 yılları arasında inşa edilmiştir. Barajın çevresi
dinlenme ve mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Baraj çevresinde
ağaçlandırma ve balık üretme çalışmaları devam etmektedir.
Zeyve Pazarı: Ermenek’e 26 km mesafede,
İkizçınar köyü ile Yayla Pazarı köylerini ayıran dere üzerinde
bulunmaktadır. Günümüzde çevresi mesire alanına dönüştürülmüş olan Zeyve
Pazarı, yaklaşık 600 yıllık bir tarihe sahiptir. Çok sayıda tarihi
çınar bulunan mesire alanı, doğal güzelliği ile göz kamaştırmaktadır.
Otantik su değirmenleri, su ile çalışan hizan, tarihi çınar ağaçları,
şelalesi ve soğuk suları görülmeye değerdir. Pazar günleri kurulan
pazarda, çevre köylüler ve yörükler ihtiyaçlarını buradan karşılarken,
kendi el emeği ürünlerini de burada satmaktadır. Zeyve Pazarı Mesire
Yeri, kebabı ve odunda pişmiş çayı ile de ünlüdür.
Ilısu Şelalesi: Mut-Ermenek karayoluna 25 km
mesafede yer alan Gezende Barajı, Gezende köyü ve Ilısu köyü arasında
yer almaktadır. Şelalenin Ermenek’e uzaklığı 30km’dir. Şelale, muhteşem
görüntüsünün yanı sıra, özellikle yaz aylarında serinlemek isteyenler
için ideal bir ortam sunmaktadır. Şelalenin yüksekliği yaklaşık 70
metredir. Ilısu kaynağı da, şelalenin 2-3 km yukarısında bulunmaktadır.
Şelaleye özel araçla gitme imkanı bulunmaktadır.
4. DİĞER TURİSTİK DEĞERLER
Tartanlar Evi: Sami Tartan’ın dedesi
Hacı Ahmed Efendi tarafından 1810 yılında yaptırılmıştır. Eve doğu
taraftaki çift kanatlı kapıdan girilmektedir. İki katlı, orta sofalı
planda, düz toprak damlı olan evin avlusunda mutfak, tandır, ahır, hela
gibi bölümler bulunmaktadır. Her iki katın planı aynıdır. Haçvari planlı
sofanın pahlı köşelerinden odalara girilmektedir. Odaların seki altı,
seki üstü birer kemerle ayrılmıştır. Alçı çiçeklikleri, sedirleri,
yüklük-gusülhane, ağzıaçıkları geleneksel özelliklere sahiptir. Evde
ahşap süslemeden daha ziyade kalem işi süslemeler dikkati çekmektedir.
Kapıların üzerindeki üçgen alanlarda bitkisel bezemeli kartuşlar, oda
çiçekliklerinde, tavan eteklerinde zengin bitkisel süslemeler görülür.
Bazı çiçekliklerde perde, bazısında ise saat tasvirleri vardır. En
önemli tasvirler ise 1. Kat sofasının sekizgen kubbe eteğinde yer alan
Sultanahmet Cami, Dolmabahçe Sarayı, Kız Kulesi, bir köşk, çarklı vapur,
yelkenli gibi resimlerdir.
Karaman Müzesi: 1980 yılında bugün
kullanılan binasında hizmete açılan müzenin koleksiyonlarında Epi
paleolitik dönemden günümüze kadar her devri yansıtan zengin eserler
bulunmaktadır. Arkeolojik ve etnografik eserlerin ayrı ayrı sergilendiği
iki sergi salonu yer almaktadır.Bu salonlarda sırasıyla Neolitik ve
Kalkolitik Devirler, Bronz Çağ, Roma Devri, Bizans Devri, Selçuklu
Devri, Anadolu Beylikleri, Karamanoğulları, Osmanlı ve Cumhuriyet
dönemine ait eserler ile sirki vitrinlerinde Hellenistik, Venedik, Roma,
Bizans, Anadolu Beylikleri, Karamanoğulları, Osmanlı ve Cumhuriyet
dönemlerine ait sikkeler kronolojik olarak sergilenmektedir.
Karadağ: Karaman
merkeze 20 km uzaklıktaki Karadağ’ın 2.271 m yükseklikte sönmüş bir
volkanik dağdır. Geçtiğimiz yıldan beri her yıl Yamaç Paraşütü Dünya
şampiyonası’na ev sahipliği yapmaktadır.
Kızıldağ ve Harttapus Anıtı: Karaman’ın 55
km kuzeyinde, Karadağ’ın 12 km doğusunda, Süleymanhacı ve Adakale köyü
arasında bulunmaktadır. Kızıldağ üzerinde M.Ö 10. Yüzyıla tarihlenen
hiyeroglif kitabeler ile Harttapus’un büyük bir kaya bloğu üzerine
kazıma tekniğinde yapılmış rölyefi bulunmaktadır. Ayrıca, Mahalaç
Tepesi’nde Mahalaç Kilisesi’nin doğusunda, yüzeyi kiliseye dönük büyük
bir taşın üzerinde, hiyeroglifi ile yazılmış Hitit Kralı Hartapus’un adı
geçen başka bir kitabe bulunmaktadır.
Yorumlar