TAŞKALE - MANAZAN
Taşkale'nin eski adı Kızıllar'dır. Yapılan
araştırmalar ve tesbitlerle Taşkale-Kızıllar'ın tarihi İ.S. 2-3. yüzyıllara
kadar inmektedir, Yörede bulunan ve harebe halindeki Manazan, Zanzana ve Miske
gibi yerleşim yerlerinde yapılan tesbitler ve ortaya çıkan buluntular Geç Roma,
Erken Hristiyanlık, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izler
taşımaktadır. Yüzey araştırmalarında ele geçen çanak-çömlek parçaları kaba
fakat kırmızı astarlı olup, kötü fırınlanmış olmalarından Zanzana'nın Roma
imparatorluk dönemine ait olduğunu göstermektedir. Yeryüzünde mevcut olan ilk
manastırlardan birisi kabul edilen Manazan Mağarası'nın ölü meydanında
çıkarılan bir genç kadın cesedi Karaman Müzesi'nde muhafaza edilmektedir.
Karaman Müzesi'nde Sergilenen ve Manazan Mağaralarından Çıkmış Genç Bir Kadın Cesedi.
Karaman Müzesi'nde Sergilenen ve Manazan Mağaralarından Çıkmış Genç Bir Kadın Cesedi.
Mağaranın doğu cephesinde yer alan bir niş
içerisinde sıva içerisine yazılmış bir kitabe mevcuttur. Kitabe mağaranın
Bizans dönemine ait olduğunu belgelemektedir. Erken Hristiyanlık dönemi saklı
kentlerinden olan Manazan'la ilgili Semavi EYİCE, Karadağ ve Karaman adlı
eserinde (S. l 17) güneyinden İstanbul'a kadar Anadolu'yu 1432 yılında dolaşan Bertramdan'de
La BROŞİE'RE'den söz etmektedir: '... Bertramdan de La BROŞİE'RE, Ereğli'den
(Aradie) (Larando) Larende yani, Karaman'a doğru giderken yolu üzerinde tamamen
kaya içerisine oyulmuş bir köyde gecelemiştir. At üstünde yanında bir Memlûk
olan rehberi ile Karaman'a doğru giden Barqogne Dukas'ın elçisi BROŞİE'RE,
kendisine önemli bir şahsiyet gibi görünen iki şahısla hayvanlarının da
bulunduğu bir mağarada iki gece geçirirler. Memlüke yakın olan bu kişiler
ikramda bulunurlar. Manazan'ın Osmanlı devrinde de bir köy olduğunu da İ. H.KONYALI
şu belge ile ispatlamaktadır. (Karaman Tarihi S. 660): "Elimizde bulunan
1073 (Miladi 1652) tarihli Nasuh Bey'e ait bir ilamdan öğrendiğimize göre,
Manizan şeklinde yazılan bu yer, bu tarihlerde bir köy imiş. Bir şahit bu ilama
şöyle imza atmıştır: Abdül Fettah Ağa Ibri Homza Bahser Çavuşan-i Konya an
karye-i Manizan." Taş ambarlar, tüf kaya oluşumu yekpare kütle halinde
olup dik bir yüzeye sahiptir. Orijinalinde Erken Hristiyanlık döneminde bir
şapel olan Taş Camii dahil hiç bir hacimde her hangi bir tarih ya da
tarıhlendirmeye yarayacak tarzda bir kalıntı yoktur. Nevşehir, Göreme, Karaman,
Göves, Konya-Hatunsaray, Gökyurt (Kilistra), Keçi-muhsine benzeri örnek yerler
Anadolu'da özellikle Bizans çağına tarihlendirilmiştir. Gizli tapınma, savunma
ve saklanma gibi kaygılarla birlikte doğal kilerden korunma ve dokuya uygun şekilde
doğayı kullanma düşünümden kaynaklanan bu tür koloni yerleşimlerin benzeri olan
Taşkale ambarları da Anadolu Erken Hristiyanlık çağına tarihlendirilebilir.
Taşkale'nin tarih içindeki yerine açıklık getirecek önemli bir konu kasabada
halen oturmakta olan halkın kaynağıdır. Kasabanın bundan önceki adı, halkının
giyim-kuşam ve geleneksel etkinlikleri (geleneksel halk tiyatrosu ve seyirlik
oyunlar) dokunmakta olan Kızıllar Halısı (Karamaniyye) yörede konar-göçer evli
bir aşiretin iskan edildiğini ispatlamaktadır. Kızıllar, "konar-göçer Türkmen
yörüklerindendir ve Osmanlı imparatorluğumun aşiretleri iskan politikası
uyarınca yöreye yerleşen aşirettir. Hazar Denizi'nin doğusundaki Ertek ırmağı
dolaylarında ve Gürcan'da oturan Yamutlar'dan bir kabile olan Kızıl aşireti
Moğol İstilası ile göç etmiş ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine
katılmıştır. Anadolu'da Bozok, Kayseri, Sivas, Akdağ, Adana, Maraş, Teke Hamıd,
Bolu, Tarsus, İçel, Karaman, Afyonkarahisar, Bolvadin Dinar Şark. Karaağaç,
Karaman, Çerkeş gibi 13 il sınırları içerisinde 16 köy kasaba ve beldede;
Rumeli'de ise Gümülcine, Dimetoka, Kavala Uskup, Hezargrad (Niğbolu), Vardar,
Selanik, Silistre, Usturga Oh-rı, Manastır ve köylerinde Kızıl, Kızıllı,
Kızıllar, Kızılca, Kızıloğuz Kızılkocalı, Kızılcakeçili.... adlarıyla iskan
olan aşiret geleneklerine bağlı, otantik kültüründen birşey kaybetmemiştir.
Sonyıllarda yapılan araştırmalar beldenin yakın tarihi açısından çok önemli
boyutlar kazandırmıştır. Kızıllar aşiretinin sadece Anadolu coğrafyasında
kalmadıkları, Osmanlı imparatorluğumun iskan politikası gereği Rumeli'de de
iskan edildikleri bilinmektedir. Araştırmacıların yayınladığı kitap, makale,
bildiri vb. çalışmalarda Türkiye Cumhuriyetimin kurucusu M.Kemal ATATÜRK'ün hem
anne ve hem de baba tarafı soyunun Karamanlı olduğu ispatlanmaktadır. (*)
Karaman'a yerleşen aşiret, oymak ve cemaatlerden ikisi olan Kızıllar ve Sofular
aşiretleri Karaman'a bağlı Taşkale-Kızıllar ve Yeşildere-İbrala beldelerinde
yaşamaktadır. "Kaynakların verdiği bilgiler değerlendirildiği zaman
görülmektedir ki, Rumeli'ye yerleşen Türk grupları üç önemli isim altında toplanmaktadır:
Konyarlar, Yörükler (Yürükler) ve Tatarlar. Atatürk'ün anne tarafından soyunu ilgilendirdiği
için aşağıda haklarında ayrıntılı bilgi vereceğimiz ve kendileri de bir
"yörük" grubu olmalarına rağmen, Anadolu'dan geldikleri yerin
(Konya-Karaman) ismiyle anılan "Konyarlar" dahil bütün Yörükler,
çeşitli tarihi, kültürel ve coğrafi nedenlerle isimler almışlardır. Osmanlı Devleti'nin
resmi kayıtlarından geçen ve adlarına "tahrirler" yapılan, Rumeli'ye
iskan edilen Yörükler şunlardır: "Naldöken Yörükleri, Tanrıdağı (Karagöz)
Yörükleri, Selanik Yörükleri, Ofçabolu Yörükleri, Vize Yörükleri ve Kocacık
Yörükleri". Belgelere göre, Rumeli'deki Yörüklerin üç şekilde isim
aldıkları görülmektedir: İlk olarak başlarındaki reislerinin veya "beylerinin"
adına, ikinci olarak herhangi bir farklı veya mümeyyiz özelliklerine, nihayet
üçüncü olarak da en çok bulundukları mahallin adına göre. İsimlendirmede veya
isim almada başlangıçta ilk şekil yaygın olmakla birlikte, daha sonra bir
merkez etrafında toplanmaları ve yarı yarıya yerleşik hayata geçmeleri
sonucunda üçüncü şekil yayılmıştır. Mesela "Koca Hamza Yörükleri",
birinci şekilde isim alanlardandır. Atatürk'ün baba soyunun geldiği
"Kocacık Yörükleri" işte bu Koca Hamza Yörükleri'dir. "Naldöken
Yörükleri" ikinci şekil isim alan gruplardandır. Çünkü onlar, nal dökme
sanatı ve işinde temayüz etmişlerdi. Naldöken Yörüklerine XV Yüzyılda
"Yörükan-ı Nalbant Doğan da denilmekteydi. Aynı şekilde kayıtlarda "Yay
Döken Yörükleri" de vardır. Bunlar, Anadolu'da da aynı isimle anılıyorlardı.
"Selanik" "Ofçabolu" ve "Vize" Yörükleri ise
yoğun olarak yaşadıkları merkezlerin isimleri ile anılmıştır ki, coğrafi bir
isimlendirmedir. Bu Yörük grupları içinde o bölgede yaşayan, Konyarlar,
Kocacıklar vb. gibi Yörük grupları da bulunmaktadır.
Nabonidus
Ocak 2015
Yorumlar