NEOLİTİK DÖNEM
Son buzul çağının bitişiyle iklimde
meydana gelen değişim daha ılıman ortamda yaşayan bitki ve hayvan türlerinin
çoğalmasına olanak vermiş, günümüzdekine benzer doğal bir ortam oluşmuştur.
Arpa, buğday gibi bitkilerle koyun, keçi ve domuz gibi hayvanların yabani
ataları bu ılıman ortamın flora ve faunasının arasına girmiştir. Bu olumlu
değişimin sonucunda insanlık tarihinin ilk büyük devrimi olarak kabul edilen Neolitik Devrim yaşanmıştır. Neolitik devrim insan
topluluklarının binlerce yıl boyunca geçimini sağladığı avcılık ve toplayıcılık
yerine üretime başlaması yani tarım ve hayvancılığı öğrenmesidir. Neolitik
devrim elbette ki dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan değişik insan
guruplarınca aynı anda yaşanabilmiş değildir (Özdoğan
2007, s. 34).
Elde edilen arkeolojik verilere göre, bu
devrim ilk kez Ortadoğu’da ve M.Ö. 9000–7000 yılları arasında uzun bir süreç
sonunda gerçekleşmiştir. Bu dönemde Anadolu’nun güney kesimlerinin uygun
şartlara sahip olması ve sözü edilen bitki ve hayvan türlerinin doğal yaşama
alanı olması nedeniyle Neolitik Çağın ilk kez burada başladığı düşünülmekte ve
bu düşünce de arkeolojik verilerle sürekli olarak desteklenmektedir (Hauptmann 2007, s. 408).
İnsan topluluklarının bu dönemde üretime
geçmesi bir dizi gelişmeyi de beraberinde getirmiştir. Artık beslenmek için av
hayvanlarının peşinde göç etmeye veya tükenen bitkilerin yerine yenilerini
aramaya gerek kalmamış, aksine ekilen tohumların yetişmesini, üreyen
hayvanların büyümesini uzun süre bir yerde bekleme gereği doğmuştur. Bunun
sonucu olarak da insanlar göçebe hayat tarzından yerleşik düzene geçmeye
başlamışlar, ilk köy toplumları da böylece yavaş yavaş ortaya çıkmıştır (a.g.e., 2007, s. 35).
Güneşte kuruyan çamurun sertleşmesinin
öğrenilmesiyle ilk evler, daha sonra da kilin pişirilmesiyle çanak çömlek
yapımı gelişmiştir. Neolitik Çağın ilk evresinde insanoğlu ilk yerleşimleri
kurmuş olmasına rağmen henüz topraktan çanak çömlek yapma aşamasına
gelememiştir (Mellaart 2003, s. 23). Bu ihtiyacını ahşap ve taşları oyarak
biçimlendirdiği kaplarla sağlamışlardır. Bu nedenle bu döneme Akeramik Neolitik
Dönem adı verilir. Bu dönemin başlıca merkezlerini Çayönü, Nevala Çori,
Aşıklıhöyük, Caferhöyük olarak sayılabiliriz (Özdoğan
2007, s.42).
Akeramik Neolitik dönemden sonra insanlar yavaş
yavaş kilin özelliklerini keşfetmeye başladılar. Kilin şekillendirilip ateşte
pişirilmesiyle seramikli dönem başlamış oldu. Bu dönem seramikleri monokrom
olarak yapılmıştır. Acemice pişirme teknikleri yüzünden genellikle dışları
siyah, içleri ise kırmızı kalmaktaydı.
Keramikli Neolitik Dönem Erken ve Geç Neolitik
olmak üzere iki evrede incelenmektedir (Hauptmann
2007, s. 405).
Erken Neolitik Dönem yerleşmeleri daha çok
Anadolu’nun güney yörelerinde yoğunlaşmışlardır. Çatalhöyük binden fazla konut ve
6000’e ulaşan nüfusu ile Yakın Doğunun en büyük Neolitik yerleşmesi olarak
kabul edilmektedir. Biri doğuda diğeri batıda olmak üzere iki höyükten oluştuğu
için bu adı almıştır. Erken Neolitik tabakaları doğu höyüktedir. M.Ö.6250–5400
yıllarına tarihlenen Çatalhöyük Konya Ovasının en verimli yerine kurulmuştur. Hasan
Dağı kaynaklı zengin obsidyen yataklarına da yakın olan Çatalhöyük bu avantajı
hem obsidyen işlemede hem de obsidyen ticaretinde iyi kullanmıştır (Mellaart 2003, s. 40). Çatalhöyük evleri taş
temeller üzerine kerpiçten, tek katlı ve düz damlı olarak yapılmıştır. Evler
birbirlerine bitişik olarak yapıldıkları için aralarında sokaklar bulunmuyordu.
Fakat evler arasında yer yer büyük avlular bulunmaktaydı (a.g.e., s. 40). Ulaşım düz damlar üzerinden
sağlanmaktaydı. Evlerde kapı pencere gibi oluşumlar bulunmamaktadır. Evlere
giriş dam üzerindeki bir açıklıktan sağlanmakta ve bu açıklık aynı zamanda baca
görevini görmekteydi. Evlerin içlerinde ocak, fırın, küçük depolar ve oturma
yatma gibi işlevleri olan sekiler bulunmaktaydı. Ölüler bu sekilerin altına
bacaklar karına çekik (hoker) durumda ve sepetler içerisinde gömülmekteydi.
20–25 metrekare genişliğindeki dikdörtgen planlı bu evlerin yanı sıra daha
büyük ve daha özel yapıldıkları fark edilen binalar bulunmaktaydı. Sayıları
63’ü bulan bu yapıların duvarları beyaz kille sıvanmış daha sonra da av,
tapınma ve daha birçok konudaki renkli fresklerle bezenmişlerdir (a.g.e., s. 41).Tapınak olarak nitelenen bu
yapılardan ele geçen pişmiş topraktan yapılmış kadın figürinleri bir Ana
tanrıça inancının varlığına işaret etmektedir. Yine bu yapılarda Ana tanrıçanın
doğa üzerindeki egemenliğini simgeleyen aslan, boğa, geyik gibi vahşi hayvan
figürin ve kabartmalarına da rastlanmıştır (Mellaart
2003, s. 42).
Avcılığın önemi sürmesine rağmen tarım ve
hayvancılık oldukça ilerlemiştir. Buğday, arpa, mercimek, bezelye gibi ürünler
tarıma alınmıştı. Önce büyük baş hayvanlar daha sonra da koyun ve keçi
evcilleştirilmiştir. Seramikler elde biçimlendirilip tek renkli olarak, kalın
çeperli, ağır ve basit şekillerde yapılmışlardır. Seramiklerin yanında
dokumacılık ve sepetçiliğin varlığı mezar buluntularından anlaşılmaktadır.
Bu dönemin diğer önemli merkezleri
arasında Köşkhöyük (Niğde), Erbaba (Beyşehir), Kuruçayhöyük (Burdur), Yumuktepe
(Mersin), Gözlükule (Tarsus) sayılabilir (Özdoğan
2007, s. 39).
Geç Neolitik Dönem ekonomisinde avcılığın
yeri oldukça azalmış, bunun yerine kuru tarım yaygınlaşmıştır. Çanak çömlek
yapımı da iyice yaygınlaşmış, elde biçimlendirmenin devam etmesine rağmen daha
ince çeperli, daha iyi pişirilmiş, kahve, gri, devetüyü renklerinde seramikler
yapılmıştır. Oldukça az sayıda krem astar üzerine kımızı bezemeli kaplara da
rastlanmıştır. İlk olarak insan başı ve hayvan biçimli kaplara da bu dönemde rastlanır.
Yaşama biçiminin değişimiyle birlikte inanç sisteminde de değişiklikler ortaya
çıkmıştır. Av ile ilgili sahneler unutulmuş yerine üreme, çoğalma kaygısı ile
ilgili olarak Ana tanrıça inancı yaygınlaşmıştır (Akurgal
2004, s. 48).
Kadının doğurganlığı ön plana çıkmış,
avcılıkla birlikte doğumdaki rolü henüz bilinmeyen erkek ikinci plana
itilmiştir. Ortak kutsal alanlarda azalmış, ölüleri yerleşme dışına gömme
geleneği başlamıştır. Çatalhöyük, Hacılar, Canhasan, Kuruçay, Gözlükule,
Yümüktepe, Fikirtepe bu dönemin önemli yerleşmelerindendir (a.g.e., 2004, s. 48).
Başlangıcından M.Ö.
2.Binin Sonuna Kadar Anadolu Tasvir Sanatında Av Sahneleri. Pakize KÜSMEZ Konya 2009(Yüksek Lisans Tezi)
Yorumlar